ağustostu
ter ve kil üzerinde araladı
adı henüz konmamış
ama her seferinde yarım bıraktığı masalın kapağını.
sıcaktı...
sevişmeyle iniltiyle geçen öğlen sonraları
terli bedenler
ve sanki mistik bir dansın tam ortasında alevlenen duygu hali
kapılar kapandı
öykü başladı
kısa cümlelerde yol aldı
nokta da virgül de soluklandı
yazdı...
asla gidemeyeceği yerlerin
düşle gerçek arasındaki ince sınırında buldu yaşamı
cellatlara gün doğdu!
çelimsiz ve sıska
hatta ciltsiz kitaplara sığındı
ağustostu...
gecenin sırtına dayadı merdiveni
türlü eziyetle ulaştı bilinmezliğe
sardı özgür düşler onu sıkıca
kanatırken anlık sevinçler hüznün gerisini
ve tutarken kollarından yalnızlığın
adı henüz konmamış aşklara sığındı
sustu anıların geveze dili
kurtardı son ümidini gölgeli kafesten
ağustostu
sıcaktı...
ter ve kil üzerinde çalındı şarkılar
çingenelere gün doğdu
yeni tuvaller çizdi yaşama
renkler suspus oldu.
\
makarnanıza "yarım kalmış aşk" sosundan ister miydiniz?
ve yanına soğuk içimli bir hicran yarası
tuzu fazla mı olmuş yalnız gecelerinizin?
baharat çeşitlerimizi görmediniz gerçi
ama size hezeyan tavsiye edebilirim
belki biraz da dolan göz
titreyen ses...
anlaşılmaz anlarınızı mı salataya katalım?
yoksa bahar heveslerinizi mi?
yağını siz koyun isterseniz sabah sevişmelerinizin
masanıza bırakalım peki
hayat derslerini
istediğiniz gibi...
nasıl, sesini çok mu açtık aşk yaralarınızın?
penceresini heemeen kapatıyoruz kırgınlıklarınızın
sizi temin ederim
hemen derhal uyarıyorum eski sevgililerinizi
maalesef taksinlendiremiyoruz eski hesaplarınızı
tek çekimlik kullanabiliyoruz alkol akşamlarını
"tekrar beklemiyoruz
yine gelmeyin
iyi geceler
bakın geç oldu, artık kapatıyoruz"
şarkısını söylüyor bütün garsonlar
sahi unutmadan;
hediyelik paket mi isterdiniz
bütün hayal kırıklıklarınızı?