Güneş ışıklarını her yere eşit dağıtmadan evvel zahir hayatıma baktım, Hayatım nereye gidiyordu, ben kimdim?

Soruları bi kenara bıraktım ve banyoya yüzümü yıkamaya gittim. Ne göreyim aynada, benliğimin her yerini titreten acı bir yansıma... Bu yansıma aynaya bakınca benle konuşuyordu adeta... Gözlerimi kapattım , hayatımın geçmişi gözlerimin önüne getirmeye çalıştım, hatıraları anımsamaya çalıştıkça gözlerimden yaşlar süzüldü ve gözlerimi acıyla açtım. Aynada kendime baktım, ağlamam şiddetlendikçe bedenim titriyordu.Banyodan çıktım ve oturma odasına gittim. Ağlamamı gerektiren bir olay yaşamamıştım lakin yine de ağlamamı durduramıyordum. Belki de bilinçaltıma attığım yaşanamamış olanlara ağlıyordu gözlerim... Ağlamam durdu, mutfağa gittim ve üst çekmeden iki tabak çıkardım. Buzdolabına yöneldim, rafta duran yarım elmayı aldım. Niye elim yarım elmaya uzanmıştı? Oysaki bir sürü bütün elma vardı dolapta... Bilincim beni yarım elma almaya yöneltmişti, yarım mı kalmıştı hayatım, herkesin dediği gibi yaşamıştım hayatımı... Tam da yarım kalan buydu aslında...Hayatım hep başkalarının dediği gibi olmuştu... istedikleri okula gitmiş, tahsilimi istedikleri gibi tamamlayıp ardından evlendirilmiştim istemediğim biriyle...Hayat bu muydu? Toplumda evlenen herkes mutlu gözüyle bakılıyor lakin her evlenen kadın bütün değildir, içinde hep yaşayamadıklarının yansımasını taşır. Bir gün aynaya baktığında, yansıyan yaşayamadıklarına bakıp ağlar...şanslıysa iyi birine denk gelir şanslı değilse de maalesef istemediğimiz acı sonla son bulur hayatı... 27 yerinden bıçaklandı, samuray kılıcıyla öldürüldü , çöp kutusunda cesedi bulundu ...

Maalesef biz buna son vermedikçe de bu haberler son bulmayacak.Son vermeye nerden başlamalıyız? diye sorarsanız da cevabım şudur size:

Oğullarımıza , iyi eğitim vermekle son bulur kötü düzen...

Eğitimden kasıt iyi okullarda okutmak ya da hanım kızla evlendirelim durulur, demekle olmaz. Eğitim toplumumuzda en küçük çekirdek olan aileyle başlar ve tabuta girinceye kadar devam eden bir süreci kapsar. Buna dur demeliyiz, sen ben dur demezse kim der?