Unutmuşum gecelerin ne kadar soğuk olabildiğini.
Misyonerler, haramiler derken
Unutmuşum saatin nerede devrildiğini.
Kargaşa var birkaç yerde işte,
Bana kaldı ya çağın derdi,
Enseme dokunuyor savaşın kokuşmuş nefesi.
Ağustos böceği suru üflüyor,
Karıncadan fazlası duymaz tabii.
Öyle ya, çalışan duymuş yalnızca tehdidi,
Duyan da çıkmaz mı belanın ta kendisi...
Avam mıdır miskin mi,
Kim görecek, kime duyuracak kamaradaki deliği?
Bana kaldı ya şu ahmak çağın derdi,
Unutmuşum güneşi nasıl beklediğimi.
Ah kadın hatırlıyorum şimdi,
Gülüşünü ne denli sevdiğimi.
Seni öldürdüm ve içime kederimle gömdüm,
Kader ki İsa’nın elini gördüm.
Bize aşkı unutturdular sevgilim.
Ruhumun en derininde artık zehirleri, seninle.
Ben değilim yegane cepheleri.
Adı zifiri veba, zihinse tek hedefi.
Korkuma kızıyor kimileri,
Kana bulanmadı mı ansızın,
Truva’nın inandığı o zavallı zafer şenliği.
Nihayetinde bil ki Helen,
Kargaşa var birkaç yerde,
Fakat içimdeki çocuk hep uyuyacak göğsünde.