Uzun zaman oldu yazmayalı, yarım bırakılmış birkaç öykü, birkaç senaryo… Hala duruyor öylece durduğu yerde. Tembellikten olsa keşke.

        Bazen içimizdeki nedenler düşündüğümüzden daha derin bir yerlerde olabiliyor maalesef.

        Beni, bir şeyler yazmaya iten şey belki de son ayların sarsıcı, yorucu ve üzücü gündemiydi. Katledilen çocuklar, katledilen kadınlar, katledilen hayvanlar, tacize uğrayan kız çocukları, intihar eden gençler… 

   

     Hepsinin ortak paydası ise öfke ve acıydı. Toplum olarak bu olayların hepsinden çok etkilendik, çok üzüldük ve çok acık çektik!

      Kafamı en çok karıştıran şey ise; bu kadar iyi, bu kadar hassas, her toplumsal acıya bu da kadar duyarlı olan bir toplumda nasıl oluyor da bu kadar kötülük peş peşe yaşanabiliyor?  

 

      Taksiye biniyorum, sağ olsun taksici çok iyi birine benziyor, kısa mesafe olsa almayacakmış. Sanırım yürümenin sağlığa faydasını bildiği için. Çok da hoş sohbet biri. Ülkenin gidişatından, ekonomiden şikâyetçi, siyasetçileri yerden yere vuruyor, bu düzenin değişmesi gerektiğini hararetli bir şekilde anlatıyor. İnerken tüm devrimci duygularımla selamlıyorum Şoför yoldaşı. İnmemle bir Turistin binmesi bir oluyor.

     Çay ocağında, çaycı ile ahalinin konuşmalarına denk geliyorum, hepsi öfkeli, hepsi delikanlı, hepsi tetikte, küçük çocuklara bu kötülükleri yapanları ellerine geçirirlerse, kazığa oturtmaya ant içiyorlar. Allah bile kurtaramaz. Birkaç adım ileriden bir kadın geçiyor, saygılarından olsa gerek; kadın gözden kaybolana kadar arkasından dikkatle bakıyorlar. Gururlanıyorum onlarla ve en azından bundan sonra çocuklar güvende olacağı için içimi bir huzur kaplıyor.

      Bakkal, ayak üstü lafa tutuyor, ayak üstü dediysem öyle çok değil. Yirmi dakika kadar. Dünya siyasetine hakim ve oynanan bütün oyunların farkında. İsrail’in Filistin’e yaptıklarının hesabını sormak için Ebabillerin er ya da geç geleceğinden emin. Ama ülkenin gidişatından hiç memnun değil, herkesin çalmasından şikâyetçi. Tabelasına Bilge Bakkal yazmasını önerdim. Onunda aklından aynı şey geçiyormuş. Zihnim yüzüm aynı anda aydınlanıyor sayesinde.

      Parkta birkaç kişi sohbet ediyor. Gayet yavaş bir ses tonuyla! Kulak misafiri oluyorum. Kürtlerden kız almışlar, Kürt ama çok iyi arkadaşları varmış. Üstelik birinin komşusu da Kürt ve onlarda Kürt olmalarına rağmen iyiymiş. Birisi asıl kötü olanların Suriyeliler olduğunu iddia ediyor, bir diğeri şiddetle buna karşı çıkıyor, kadınları güzel diyor. Ve ekliyor onların çalıştığı işlerde kimse çalışmaz iyi ki geldiler. Konu tatlıya bağlanıyor. Ah siyasetçiler sizi örnek alsa keşke diyorum içimden.

      Halk otobüsünde, ön koltukta iki teyze kendi aralarında konuşuyor, konu derin. Ortak bir tanıdıkları ile ilgili Psikanaliz yapıyorlar sanırım. Tabi konuya pek hakim olmadığım için biraz kafam karıştı. Yaptıkları her analiz sonunda Allah beterinden saklasın gibisinden dualar ediyorlar, nedenini anlayamadım. Ön koltukta oldukları için göremedim ama eminim yüzlerinden nur akıyordu. Başkasının işlediği günahlara o kadar tövbe diyen mübareklerin dedikodu yapacak hali yoktu herhalde. Açıp sosyal medyaya girdim. Herkes yargı dağıtıyordu, herkes dünyayı iyiliğin kurtaracağını savunuyordu.

 Ama orada da kafalar karışıktı sanki. Hepimiz bu kadar iyiysek bu kadar kötülük nerden geliyordu ?

   Asla bayat balık satmayan, muhtemelen martlıların kendisine komplo kurmak için getirip tezgaha bıraktığı bayat balıkları vatandaşa sattığı için utancından yüzü kızaran balıkçının önünden geçerken mis gibi koku alıyorum.

Biraz önümde, bir kadın beş yaşlarında çocuğunun kolundan tutmuş peşinden sürüyor. Belli ki çocuk çok yaramaz, ağlıyor, annesi dönüp bir tokat atıyor ve tüm şefkatiyle bak oğlum benimle uğraşma diyor. Sinir oldum çocuğa bak hele sen su bacaksıza bu yaşta anneyle uğraşılır mı? Bir tokatta ben atsam acaba iyice terbiye almış olur mu diye kendi kendime soruyorum?

      Apartmanın önünde ev sahibi karşılıyor beni. Eminim parası olsa elinde bir hediye ile karşılardı muhakkak. Ama parasızlık işte ne yapsın, kiraya ufak bir zam daha yaptığını utana sıkıla söylüyor ve dekonta aman aman ev kirası yazmamamı tembihliyor.

    Eve geçip telefonuma bakıyorum, WP durum güncellemelerinin hepsinde iyilik güzellik, duyarlılık. 

Dünya bu güzel insanların yüzü hürmetine dönüyor.

Hasan Hasari