Acıyla ayrılığı kim harmanladıysa
ona git
biz daha tanışmadık dahi seninle.
peygamber örterdi sırtını
dört dağ içine sıkışmış kırışık alnından
yetişen hızır
avuçlarına bakıp da dökülen terinden yakardı
ayı.
bu gece bir sunni çetesiyle içtik
büyük tehlike
kadehi tokuşturmakla kadehi masaya koymak
mühim mesele
her ne ise kardeş kavgasıyız
aynı toprakta, aynı türküde, aynı telden dökülmüş saçımız
benim artık kahrım da yıpranmış
sen hala güzel gülüyorsun
başka kollarda uyuduğuna şahidim
o da kardeş kavgası,
adını çok iyi biliyorum senin
uzaktan aynı şehirlere dokunmuş yağmurlar gibiyiz
senin dokunduğun cennet
benim dokunduğum cehennem
çocukluğumun koşusu “ş” harfinden muzdarip
ş-irk görmemişim, adı ''iktidarp''
kefeni yırttık, bana ölüm bile muamma
altınla peçeyi karıştırmış bileklerin
bir yanıyla ben bir yanıyla ülkem
ayrışmış
sınıflanmış güzelim
sen küçük yaşlarından beri aynısın
biliyorum çünkü kardeş kavgası
üstündeki cakalı takım gömlek
tabut rengimin aydınlığı
koyusu göz bebeklerimin
ayrılığın en tatlı soluğu yüzün
ne çok yabancı yıllarımızı atlamış yaşın
yaşım
yaşlarımızla büyüttüğümüz belki bir çiçek
gülüşüyorsunuz sabahları
kardeş kavgası