Her şeyi yanlış değerlendirmemizin şerefine

Şiir yazdığını sanan utanmaz parmaklara

Uyuşan bedenlere 

Ve daha birçok şeye 

Her şeye geç kalışımıza mesela 

En güzel anları, onlar geçip gittikten sonra anlayışımıza 

Berbatlaştırışımıza her şeyi 

Mum misali yananlara, ağır ağır 

Aheste adımlarımıza 

Çamura batan paçalara 

Anlamlandıramayışımıza hayatlarımızı 

Kaybolduğumuz karanlığa 

Ve onu anlamlandıran geceye

Kalemimize 

Yazışımıza, çizişimize, içişimize, şiirimize 

En güzel gülüşlere

Çiçeklere bir de 

Mor kokan lavantalara mesela 

Aptallığımıza 

Kendini bulamayan zahiri zihinlerimize 

Bedenin içinde kaybolan kimliğe

Hiçbir şeyin öneminin kalmayışına 

Beynimizi patlatan o sancıya 

Birbirini kovalayan günlere 

Ve hiç geçmeyen saatlere 

Sabah olunca anlamını yitiren sevgiliye 

Sabah olunca utanılan satırlara 

Ve sabah olunca başlayan sahteliğe 

Lanet olasıca melankolimize 

Tüm zayıflıklarımıza 

Yani sana 

Bitmez tükenmez hırsımıza 

Bir türlü memnun olmayan benliğe

Ve bir türlü pes etmeyişimize 

Buna rağmen tatmin olmayışımıza 

Kırılan şekerimize belki de 

Ya da alışılmış ve eskimiş cümlelerimize 

Uğurlara dökülen tüm yaşlara 

Ve hayallerimize 

En çok da hayallerimize 

Belki bir yakarış bu belki de birkaç kadeh mülhem

Herkes için bir şeyler, her ruh için bir dirhem

Fark eder mi? Ne de olsa sabah olunca unutacağız