sevgili herkes,
yaşamayı beceremediğimi belirterek başlamak istiyorum. son mektubum olmasını isterdim lakin henüz o cahil cesaretine sahip değilim. ne yaşıyor, ne ölüyor bu nasıl muamma; sonunda yine geldik aynı a'rafa.
beceremediğim düzgünce yaşayıp gitmek hayali, gözümde büyüyor. her hatamda uzatılan yardım ellerinin sahiplerini yardım ettiklerine pişman ediyorum. beceremediğim kimseyi üzmeden göçüp gitmek hayali, gözümde büyüyor. oysa kimse için bir kötülük düşünmemiştim. buna kendimi katmıyorum çünkü kimse bile değilim artık. baksana, yankısı dahi değilim sesimin. kıyısından geçemedim kurmadığım hayallerin. çöpe atılan evraklar görüyorum, görülmeyen rüyalar görüyorum. baksana, gölgesi dahi değilim kendimin. yalnızlıktan yapılmış bir gövdenin enkazıyım şimdi. belki biri kalemi eline alıp ellerimden kayıp gitti, tutamadım diye yazacak. belki bir telefon görüşmesinde ne yapacağını bilmeyerek birine danışacak, belki ağlayacak. ilk hata elbette dışlanır. ve ikinci hata bütün ihtimalleri siler, bütün yaşanmış olanları ve bütün yaşanacak olanları. bütün hataları silip sonuna sadece kendi imzasını atar.
bir boşluktan bıraktığımı düşlüyorum şimdi kendimi, yere ulaşıncaya kadarki an'a dek. ivan diyor ki, zaten fiziki olmayan bir boşluğa bıraktın kendini ve şüphesiz önce her şey zihinde başlar.
üzgünüm herkes; "ilmeği kaçmış bir hayat" benimkisi, becerilmeyen bir yaşamak sancısı, alışılmayan bir yalnızlık şarkısı. arafta "aramak" savaşı, "bulmak" savaşı, "olmak" savaşı. savaş diyorum çünkü sonunda birkaç ok ile canımı vereceğim, belki ödülüm, belki cezam olacak. belki hiç, belki var olacağım.