Merhaba Bianca. Sevginin ölü bedenlerde vücut bulması sevgi adına ne büyük talihsizlik. Kabullendim. Bütün öfkelerimin üstesinden geldim. İnsanların neyi düşünüp neyi düşünmemesine karar veremem. Karar merci insanlığın mirasçılarıdır. Bu karamaların bir yere ulaşmaya çalışmasını engelleyeceğim. Kabul ettikleri gerçeklerin peşinden gitme konusunda yeterince ısrarlı olduklarını kabul ediyorum. Gerçeğin basite indirgendiğinden hiç kuşkum yok. Algılarının çalıştığını fark etmeleri bir gerçek oluşturma konusunda yeterlidir. Bu gerçeğin savunucusu olan bir kitle yarattıklarında en az bir süper kahraman gibi güçlüler. Karşısında olanı elemek içinse acımasız olduklarını anladım. Bu kadar basit. Ne bekliyorum? Beklentilerimi en aza indirgedim. Gerçeğin kitlesinin ironik kabul ettirme tavırları olduğunu söyleyebilirim.  Nedir bu gerçek? Yaşamak için uydurulmuş ya da kabul edilen bahanelerin toplanmasıdır. Bir noktada kitleyle aynı fikirdeyim. Neden bir gerçekliği kabul edip yaşamayalım? Bir doğrunun etrafında kalabalıklar halinde olmayalım? Huzursuzum. Kabul ettiğim şeyin hiçbir şey olmaması huzursuzluğumu tetikliyor. Bahçemde açmayan çiçekler ve tohumlar var. Havada en ufak bir esinti yok. Fikirlerimin cehenneminde rüzgarın fikirlerime tohum taşmasını bekliyorum. Nedenlerini bir arada toparlamalıyım. Lüzumsuz nefeslerin vergisini ödemeliyim. Ruhum en derinliklerinde bir yerlerde ne bulacağımı bilmiyorken ruhumun çektiği acıyı düşünmeliyim. Hava sıcak. Etrafta deniz manzarası var. Gülüp eğlenen insanlar ve içimde biriken hüzün tertemiz havaya neşe saçmasına engel zannımca. Güneş tepemin üstünde. Sayfaları uzaklaştıracak rüzgarı beklemiyorum. Depresyonum sürekli artıyor. Önleyebilir miyim? Sürekli arttığına göre engelleyemediğimi biliyorum. Bütün duygularımı içime hapsettim. Ben kendi düşmanlarımı içimde yarattım. Yaşamak için gerekli nedenlerimi aklımdan bir bir söktüm. Birbirini takip eden kısır döngülerden nefret ettim. Teşvik etmiyorum kimseyi kimsesizliğe. Herkesin rolünü iyi oynaması ve izleyiciler tarafından iyi puanlar toplamasını istiyorum. Bu filmin senaryosunu başından beri beğenmediğimi, beğenmek için ufak bir çaba içerisinde olmadığımı kabul ediyorum. Hakikatin göreli olmasını gördüm. Doğruları haykırmaya lüzum yok. İçimdeki en ufak kalan enerjiyi bile harcamak istemiyorum. İnsanlar için fazla cömertliğin lüzumu yok. Nefes almakta zorlanıyorum. Ne kadar acı çektiğimi bilseydin kalemimin ucundan tutardın. Bir satır bile devam etmeme müsaade etmezdin. Zamanın içinde kaybolmayı istiyorum. Kaybolma açlığımı var olma tokluğuna tercih ediyorum. Hayat bir tercih meselesi değil mi? Benim tercihimde ruhumu arzuladığı hiçliğe ulaştırmak. Bedelinin ne olacağı konusunda henüz fikir sahibi değilim. Bir bedelinin olmadığını düşünüyorum. Güneşin batmaya yakın bir zamanda, etrafta midemi bulandıran parfüm kokularıyla bakışlar bırakıyorum. Güneşin batışını izlemenin iyi bir aktivite olduğunu gördüm. Gözlerim o etrafı sarıp sarmayalan turunculukları keşfetti. Belimde biriken ağrının acısına bir süreliğine odaklandım. Ne yazdığımı bilmiyorum. Saçmaladığımı yavaş yavaş hisseder gibiyim. Metnin içinde ne anlatmak istediğimi bile bilmiyorum. Her şeyi bilerek yapmıyorum. Her şeyi bilmenin insana özgü bir bilgelik olmadığını bilerek hareket etmenin manidar olduğunu biliyorum. Anlamsızlığın içinde sürüklüyorum kendimi. Keşkem yok. Dünya'daki hiçbir şeye tutkumun olmaması beni bu hale getirdi. Geldim, gördüm, beğenmedim. İstemediğim her şeyin karşısında durmaya çalıştım. Doğrusunu sorguladığım doğrularımın her zaman ne pahasına olursa olsun bayraktarlığını üstlendim. Benim fıtratımda bir şeye bağlanmak yok. Muhakkak bağlanacak yeni şeyler arayışına geçmek zorundayım. Yarım kalmışlığın hikayesini sana satır satır anlatıyorum Bianca. Yarım olmanın hem mükemmel hem de ne kadar acı olduğunu anlatıyorum. Birini severken düşünmenin ne kadar acımasız olduğunu anlatıyorum. Birini özlerken iki kere düşünüyorum. İnsanlar insanlığımdan şüphe ettirmeye başladığı günden itibaren duygularımın bir şekilde sorguya tâbi olması gerektiğine inanıyorum. Zihnimin içindeki fazlaca yeni karakterler yarattım. Her gün biriyle yaşıyorum. Bir gün yalan söyleyen biriyim. Diğer gün doğruların peşinde olan biriyim. Bir gün bütün ahlaksızlıkları düşünecek kadar cani olurken diğer gün ahlaksızlara savaş açacak kadar cüretkarım. Zihnimde tanımak istediğin birden fazla bana sahibim. Bu kişilerin yükünü çekmek ne kadar zordur. Bir gün hiçbir şeyin önemsiz olduğunu düşünürken aynı gün içinde herhangi önemsiz olduğunu düşündüğüm o şeylerin içinden önemli olanı seçiyorum. İnsanlar umursamaz olduğumu söylüyorlar. Bu kadar insanı içimde taşımanın ne kadar zor olduğunu bilseler bana hak verirlerdi. Her gün birini öldürsem altından başka biri çıkıyor. Huzursuzluğun içinde huzur aramanın ne kadar anlamsız olduğunu düşündüm. Yetişecek mecalim kalmadı kendime. Odaklanmakta güçlük çekiyorum. Kafamda yarattığım fikir sahibi insanların fikirsiz kalmalarını istiyorum. Bu mümkün mü? Ruhum kendi içinde kendisiyle savaşırken bir tarafın galip gelmesinin diğer tarafa yapılmış haksızlık olduğunu düşünüyorum. Her iki tarafın soğuk savaş yapmasıysa üst ben'e yani bana zarar veriyor. Savaş bu. İllaki kazanan bir tarafın olması gerekiyor. Umarım kazanan taraf diğer tarafa eziyet edecek kadar alçak değildir. Senden şikayetçi değilim. Kadınlar kendilerine kayıtsız kalan erkeklerin peşinde koşmazlar. Sana yapılmış bir haksızlık olarak algılamanı istemem çünkü ben Dünya'nın içindeki her şeye kayıtsız kalmış bir adamım. Sense küçük bir toz tanesisin. Koskoca evrene kayıtsız kalmış birinin sana kayıtsız kalması kadar normal bir davranış biçimi yoktur. Uzatmayacağım. Mutlu olmanı isterim. İyi günler diliyorum.