Ailenin içindeki kaos sürekli devam ediyordu. Aslına bakarsak elde tutulabilir bir problem yoktu. Ama evin içindeki sessizlik, herkesin birbirine karşı olan alakasızlığı bana göre bir kaos göstergesiydi. Hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren, neredeyse her günümüzü birlikte geçirdiğimiz, bize konuşmayı öğreten insanlara karşı sessiz kalmayı öğrenmek, içsel bir kaos değilse ne olabilirdi? Hayatta en çok güvenmemiz gereken insanlar anne, baba, kardeş değil midir? Ancak onlar ile küçük yaşlardan beri yaşadığım bu iletişimsizlik ve sevgisizlik, bende insanlara karşı uzaklık oluşturuyordu. Bir öğretmen düşünün... Anne, baba, öğretim görevlisi... Size susmak zorunda kalacağınızı öğretebilir mi? Asla. Ama hayatın bir rüzgâr olduğunu, kendinizin de bir kum tanesi olduğunuzu düşünün. Bu rüzgâr sizi ele geçirip sağa sola savurmaya başladığı zaman duracağınız yer, ait olmadığınız bir yer olacaktır. Ait olmadığınız bir yerde var olmak, ne kadar kolay olabilir? İşte ben de böyleydim. Hayatın rüzgârı beni bir toz tanesi gibi oradan oraya savururken nerede ne konuşmam gerektiğini öğrenme şansım hiç olmadı. Kaybettim, kaybettim ve kaybettim. Uzun cümleler ile kendimi herkese ifade etmek isterken hayat bana, kendi sessizliğimde boğulmayı öğretti. Peki ya su üzerine çıkabilseydim... Ne değişecekti? Bir kere tükenmiş bir bedeni, ölgün bir ruhu tekrar canlandırmak ne tür bir kazanç sağlayabilirdi? Boğuluyordum. Yazdıklarımın bile tatmin etmediği bir hayatta, yaşamak için nasıl bir nedenim olabilirdi? Susmak zorunda olduğumu bana anlatarak değil, yaşattıklarıyla öğrettiler... Bu yüzden hayatıma giren hiç kimseyi asla affedemeyeceğim. Bu kesinlikle bir öfke belirtisi değil. Aksine hissizlik, hissizleştirilmekti. Nefret kuvvetli bir histir, ancak onlardan nefret etmiyordum. Bir insanın bu denli hissizleşmesine neden olup bir türlü farkına varamayan bu mahlûkları affetmeyi sadece kendime yakıştıramıyordum. Tüm bencil insanların bencilliğini bir cisme dönüştürüp suratlarında parçalamak isterdim. İnsan; yeryüzünde kendi varlığı, arzuları dışında istekleri olmayan bir yaratık olamazdı.
Hiçliğin Kararsızlığı adlı dosyamdan bir kesit...