Rüya gibiymiş suretin,

uyandığımda fark ettim.

Dünya dediğin ne kadar küçük

gülerken büyüyen göz bebeklerinin içinde

biçilmeye hazır koca bir tarla gözlerin,

nadasa bırakılmış gönlüm

yanlış zamanda yağan yağmur serinliği,

senden geriye kalan

bitmeyecek fecaatin...


Düşünce ordularının ardında

Dilime batıyor neferlerin mızrakları

Ne kadar az çıkıyor kelimeler ağzımdan

Boğazımda kara bulutlar düğümleniyor

Zamanında söylemediklerim

Paçalarımdan bir bir dökülüyor...


Gecenin aydınlığında bir orkis

Kokusunu yaymakta etrafa,

İçimde özgürce kanat çırpan güvercin,

kafesini çağırmakta....


Er ya da geç anlayacaksın

kaçıracaksın her gün bir tren

boş vagonları seyredecek

zihninde dolaştıracaksın...


Zamanı, kafesi, treni...

doğrusunu beklediğin her şeyi,

beklerken kaybedeceksin.