İnsanlık tarlasını sulayan aziz nehir

Babamızdan tek miras Mekke mübarek şehir

Küfrün cenderesinde kıvranmakta beldeler

İsyan soluyan evler her gün tükenmekteler

Öfkeleri kuşanan vicdanlar nasır tutmuş 

Rahmet kırk fersah öte merhameti unutmuş

Ötelerden habersiz bir hayat içinde yer  

Katran karası kalpler, histen yoksun yürekler

Yeryüzü kan ağlıyor gökyüzü sanki zifir

Şirk batağına düşmüş inci, yakut ve safir

Azgın nefis kamçılar tazelenir hevesler

Putların gölgesinde tükenmekte nefesler

Vahyin billur ışığı yükselirken ufukta

Anayı evladından ayırır tek solukta

Dünyayı yaşayanlar taşa toprağa tapar

Nefsi ilah edinen kendi putunu yapar


Katlanır tüm yüzlerde sefaletin perdesi

Kulakları tırmalar vahşetin çılgın sesi

Bir yanda kırbaç şaklar diğer yanda falaka

Risalet zincirine her dem eklenir halka

Bütün gözlerden ırak tenhada Dârü'l-Erkam

Her kapı çalışında artar önceki rakam

Taş kalbi yumuşatır göklerden inen hitap

Gözyaşları içinde Ömer'e döner Hattab

Hişâm’ın suratına kirişle atar imza

Serdar olur en önde tüm şehitlere Hamza

Kızgın çöl kumlarında geceyi bekler hilâl

Tevhit zırhını giymiş dağları taşır Bilal

Yıkılmaz kibir putu küfrü besleyen damar

Nedve’nin karşısında yalnız başına Ammar

Tehdide gülüp geçer iman en büyük iksir

Ebediyet yurduna kanatsız uçar Yasir


Amansız işkenceler kızgın kumlarda ceza

Görmedi böylesini yıldız, güneş, ay, feza

Zehir pınarlarını gösterip “şerbet” derler

Gençliğini gömdüğün şehrini “terk et” derler

Sınır tanımaz zulüm “işte size iki yol

Ya çık hayatımızdan yahut vazgeç, bizden ol”

Cebir zorlama sürgün artık çekilmez bu yurt

Kapıların önünde pusuya yatar aç kurt

Kırılır tüm kapılar eşyalar yağmalanır

Ölüm boykotlarını tek kurtuluş yol sanır

Işık huzmeleriyle aydınlanırken fecir

Ferman çıkar bir gece yola düşer muhacir

Bir alev topu düştü Kâbe’nin ortasına

Yenik düştü sonunda Mekke ihtirasına


Acılar katık olur yol arkadaşı hüzün

Tükenmesi beklenir korkularla gündüzün

Yarının tüm sırları saklıdır güvercinde

Akıl çaresiz kalır örümcek ilmeğinde

Eteğine sarılır ayak bastıkça kumlar

Gökleri kandil kandil süsler yaktığı mumlar

Cümbüş yeri Medine yol gözler ıraklarda

Rüzgâr dağlarda suskun bebekler kundaklarda

Bekliyor büyük küçük bir ses için kulaklar

Pürdikkat kesilmişler ufku gözler ulaklar

Yol boyu sıralanmış iki taraflı alay

Bu seyir hiç bitmesin batma güneş doğma ay

Medine ayaktaydı yollardaydı bütün halk

Yer gök sesleniyordu tüm şehir ayağa kalk

İman ile bağlamış hakkın esaret ipi

Medeniyet nefesi diriltecek Yesrip'i


                                              Elazığ/1997