...

Sahnede bir anda durup seyircilere bakar. Çok önemli bir şeyi hatırlamış gibi bir anda ayağa fırlar.


''Hindistan cevizi...


Evet Hindistan cevizi. Bana göre çok gereksiz bir meyvedir ve hatta en gereksiz meyvedir. Meyve midir o bile belli değildir. Tadını tarif edin desem kem küm edersiniz. Üstelik kendi başına da bir işe yaramaz, illa bir şeye bulanacak ya da dökülecek o Hindistan denen ceviz bozuntusu. Ve ve ve ve Hindistan'la da bir alakası yoktur! Niye Hindistan cevizi deniliyor buna desem, işte böyle aval aval bakarsınız. Peki bu lanet şey cevize benziyor mu? Hayır.


Ama annelerimiz ısrarla, güne gelen arkadaşları için hâlâ çikolatalı kek topları yapıp, bunu bolca Hindistan cevizine bulayıp servis ediyorlar. Hangi pastane ucuz bir şeyi güzel göstermeye çalışsa üstüne bu saçma sapan cevizden döküyor. Ve bu lanet olası Hindistan cevizi her yerde!


Eğer bazı insanlar neye benziyor deseydiniz Hindistan cevizi derdim. Olmasa da olur mu? Evet. Çok bi' işe yarıyor mu? Hayır. Ne işe yarıyor? Anca gösteriş. Üstünü kapatıyor bir şeylerin sadece. Altında güzel bir şey varmış gibi yapıyor. Altında yatan ucuz ve vasat şeyleri saklıyor aha da bu Hindistan cevizine benzeyen insanlar.


Allah herkesi Hindistan cevizi gibi insanlardan korusun. Cevizle alakası yokken ceviz gibi olmaya çalışan, ucuz, vasat ama her yerde karşınıza çıkan bu insanları ilk başta aynı Hindistan cevizinde olduğu gibi matah bir şey zannedebilirsiniz. Aldanmayın! Alakası bile yok. Altına bakmak lazım bi' de...


Hindistan cevizi gibi olmaktansa sıradan ama daha çok işe yarayan, tek başına da güçlü, eğrisi ve doğrusuyla bir patates olmayı tercih ediyorum!


Soğan da olmak isterdim ama malum, fiyatlar...''


...


(Perde Arkası, DB, 2016)