Hissetmenin kötü olduğu yıllarda yaşadım.
Bir açığını verirsen
Kalbini yerinden sökecek aşk çakallarının ortasında kaldım.
Kurdular tuzaklarını sevgi kutularına,
Kırdılar kalemlerimizi korkusuzca
Vurdular prangaları düne bugüne ve yarına.
Hissetmenin beni yıkacağını bilemezdim.
Ben sevgiyi masallardaki gibi olur sandım.
Ufuktan doğan güneşin kızıllığı
Sayısını dahi bilemediğim yağmur taneleri
Ciğerime dolan toprak kokusu
Ve uzanamadığım gökyüzü penceresi
Duyurdu bana bir yalnızlık sesi.
Hissettiğim her gün yok olacağımı söylemediler.
Ruhuma dökülen isyan kezzabı eritmiş bedenimi meğer.
Mor menekşe yapraklarında
Köy ekmeğinin o taze sıcaklığında
Meğer kaybedenlerin kazandığında ya da
Dayanılmaz sandığımız anlarda savaş bitmiş.
Çünkü bu son kaybedişmiş.
Hissettim ve hissettikçe bittim.
Gönlümün kayıplar mezarlığına her yeni gün bir kürek vurdum.
Üstünü örttüğüm buz dağı bakışların taşlaştığı an,
Ve üzerinde güller açtığı eğreltili bir zaman
Hissizlik diyarına ben de göçüp gittim.
Şimdi hissizlikten geriye kalan birkaç parça anı,
Kaybolup giden yarınlara kalmadı ne adı ne sanı.
Muhammed Çağrı Güzel
2021-02-07T22:10:21+03:00Çok teşekkür ederim yorumunuz için :)
Fatmanur Altay
2021-02-07T22:00:50+03:00"Hissettiğim her gün yok olacağımı söylemediler." Yüreğinize sağlık.