en çok sen bilirsin, uzaklaşmanın ürkütücü cesaretini.
sen bilirsin, dudaklarım titrerken ellerimin çaresizliğini.
ve sen, yine sen bilirsin
dengemi bozan teninin, tenime mühürlendiği taze baharı.
hüzünsuyum, inci karanfilim
bir “yanıyorum” dediğin günü,
bir de “ben gidiyorum” dediğin günü anımsıyorum.
evet, sen hep giderdin
kısa zamanların hazin sonu gibi.
gitmeseydin, yanımda yaşlansaydın ölmezdik
göğsümün yangınıyla yeşiller vadettim sana
“yanıyorum” dedim, kor içinde, kül oluncaya kadar
omuzlarına ise bir orman bırakıyorum.
bilirsin, bu köşe senin
dudaklarında haykırmanın esirliğini,
hiçbir hürlüğe değişmediğim o yer
ve kalbimin köşe taşı
senden bana canlı kalan
göğsümün orta yerinde,
o ormanın derin yangını
Nida Gizem Güneş
2020-07-31T09:40:08+03:00kıymetli yorumlarınız için teşekkür ederim.☀️
Reyhan Polat
2020-07-28T14:53:54+03:00Kaleminize sağlık. Güzel bir şiir🌹