Uzun zamandır içime döndüm ve içimin ne kadar karışık, ne kadar dağınık olduğunu anca fark ettim.
İnsanlara onca değerden geriye kalan sadece bu hengâmeydi ve ben kendimi kaybetmiştim.
Kendime saygımı,
inancımı,
güvenimi,
Ve daha birçok şeyi kaybetmiştim.
Beklemeyi, sabretmeyi, inanmayı kendime borç bilmiş ve mutluluğu olmayan yerlerde aradıkça mutluluğa olan inancımı da kaybettim böylelikle.
Sevgiye, aşka olan inancım ise büsbütün yok oldu ve iyilikle kötülük dahi birbirine karıştı.
Yapılan iyiliklerden kötülük,
Kötülüklerde iyilik ararken olayları görmemeye başladım en sonunda.
Hiçbir şey görmüyor veya her şeyi görüyordum
Gördüklerim karşısında duyduğum dehşet beni daha da derine götürdü böylelikle.
Gittiğim o derinliklerde derin acılarımı yeniden keşfettim.
Kaçmaya çalıştığım bu süre zarfında aslında hiç kaçamamış hep hapsolmuşum aynı acılara; aynı yerden bağlanmışım
Sevgiyi bilmeyen ve saygının gücünü,
Erdemin faziletini bilmemek ise değer verdiklerimin ayıbı.
Bir yerlerde koptu her şey.
O kendime olan inancımı,
Saygımı ve özgüvenimi kaybettiğim yerlerde koptu.
Tıpkı bir bebeğin ilk kez ağlamasıyla eş değerdi.
Varlardı ve seslerini,
Yaşadıklarını biliyordum derinde bulunan tüm o acıları
İnkar edemem,
Kaçamam,
Ve saklanacak yerim de yok.
Sığınak yaptığım tüm karartılar çöktü.
Limanların suyu çekildi o yüzden geminin gelmesi imkansızdı.
Dağlar volkanlara dönüştü ve ben her şeyi olduğu gibi görmeye alıştım.
İnsan, kaçtıklarından yine kaçtıklarına sığınırmış bunu anladım.
O uğruna ölmenin tatlı acılar bazen bizim gücümüz, bazen yolumuz olurmuş.
Her insan, her şey bizi daha da güçlendirir,
Ve sonunda yaşama olduğu gibi alışmayı sağlarmış.
Herkesin dağı kendine büyük,
Volkanı kendine yakacak kadardır.
O, bu, şu dediklerimizin o'su, bu'su, şu'su olduğumuzu bilince daha da hiçleşir duyular ve duygular.
Göründüğü kadar basit,
Görünmediği kadar karmaşık
Varlığı kadar anlamsız,
Yokluğu kadar anlamlı
Kendi içimde kurduğum yıkıntıları şimdi toparlayamasam da en azından karşılarına geçip varlar veya yoklar diye zayıflamıyor, hayatı olduğu gibi kabullenmeye çalışıyorum.
Çiçekler açmam belki,
Hatta dikenlerim daha da büyür ama en azından yaşamaya devam ederim.
Herkes gibi uyurum bu saatlerde
sonra alışırım.
Uykunun da yorgunluğa gelmeyen tarafına...