Ayak bastığın şeridin hafif sola kaymasından müteşekkil bir tasa 

Metruk caddelerin metruk insanları 

Seherden ekşimiş hava 

Daha gidecek çok yolumuz var 

Çamurdan ağırlaşan paçalarını da al devam edeceğiz 

Biz gözlerimizi silmek için beklemeyiz 

Kafamızın dikine gider kederden can veririz 

Sahi keder olmasaydı 

Yahut hiç olmasaydı 

Yine sevseydik akşamüstülerini 

Denizleri, kitapları, tozdan aklanmış pikapları

Yine yürüseydik aynı çıkmaza 

Varmanın ağırlığı tüner miydi uykularımıza 

Dibe battığında çeker miydi geçmişin aydınlık yükü daha derine 

Islak kalemimi kahır kokan tünellerde sürüdüm geldim 

Bacağımda mırıltılı bir ağrı 

Leylak dolan salonların ortak sonu 

Kahr-u perişan düşmüş benliğe bir kez daha bakıp bertaraf ol diyebilecek bir iç güdü

Beni ben yapmaz hiçbir güç

Gülünç şarkıların, anlamını yitiren dizelerin başını çekerim ben 

Haz düşmeye başladığında peşime 

Yırtar yutarım acımın yarattığı içi boş doluluğu

Açlığın açıklığı sardığı kederin boşluğu

Ama dolmaz ama dolar 

Zaten ben de zırt pırt altını çiziyorum ‘hep geç sevdiğimizden’ 

Allah belamızı verdi de 

Şiir yazmaya başladık