Gerçek özgürlük, şu anda her ne hissediyor veya deneyimliyorsanız onu tamamen siz seçmişsiniz gibi yaşamaktır. Bu içsel uyanış, ıstırabın sonudur.
Eckhart Tolle
Bu nasıl bir özgürlük kavramı böyle diye düşünebilirsiniz. Olanı olduğu gibi kabul etmek bize ne tür bir özgürlük sağlayabilir ki? Beni üzen, öfkelendiren ya da utandıran bir olayı nasıl ben seçmişim gibi farz ederim?
Başımıza gelen olaylara, içine düştüğümüz durumlara karşı bakış açımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor bunun için. Dirençsizlik, yani teslimiyet göstermeyi öğrenmek gerekiyor. Fakat bu çok karıştırılan bir kavram.
Teslimiyet, hiçbir şey yapmamak demek değildir. Teslim olmak olanı olduğu gibi kabul etmektir. Örneğin size bir haksızlık yapılıyor, bu konuda teslim olmak susup kabul etmek demek değildir. Haksızlığa karşı durur, elinizden geleni yaparsınız. İçsel olarak yani zihinsel olarak, " vay bu nasıl benim başıma geldi, hiç hak etmediğim olaylar yaşıyorum" düşüncesindeyseniz teslimiyetten uzaklaşıyorsunuz demektir. Fakat mücadeleye devam ederken bir yandan da içsel olarak kabulde kalabilirseniz işte bu teslimiyettir.
Zihin durmaz tabii, övünür, dövünür binbir çeşit yorum yapar, kaygılanır durur. Biz zihinden ibaret olmadığımızı anladığımız anda bu kargaşadan kurtulmaya yaklaşmışız demektir. Biz zihin değiliz onu gözlemleyen bilinciz. İpleri elimize alıp, zihnin ürettiği düşüncelerle özdeşleşmeyi bırakmamız gerekiyor. Çünkü düşüncelerden duygulardan ibaret değiliz. Bunun çok ötesindeyiz. Biz farkındalığın ta kendisiyiz. Hayatımızın yönetimini elimize almalı, düşüncelere prim vermemeyi öğrenmeliyiz.
Peki bunu başarmak için neler yapabiliriz? Düşünceler gelip geçerken onlara cevap vermeyi durdurabiliriz mesela zihinle diyalog kurmayı kesebiliriz. Düşünceler bulutlar gibi geçer gider onlara katılmadan veyahut yargılamadan, etiketlemeden onları izleyebiliriz. Bunu yaptığımızda masmavi bir gökyüzü kalır geriye. Yani huzur dolu bir dinginlik hali içine gireriz.
Böyle anları hepimiz yaşamışızdır. Güzel bir manzarayı seyrederken, hayvan severken doğadayken veya sevdiğimiz bir şeyle uğraşırken akışta kalırız ve düşünceler durur zihin sakinleşir. İşte amacımız bu anları git gide arttırmak olmalı. Hayattan zevk almanın yolu, onu olduğu gibi kabul etmek, takdir etmek yani
şükretmektir.