Yönetmen Paweł Pawlikowski tarafından 2013 yılında çekilen Polonya yapımı, siyah beyaz bir film.
Yönetmenin başarılarını, Polonya sinemasının harikalığını söylemeyeceğim. Daha çok filmin insanı içine çeken kadrajlarıyla hikayesinden bahsetmek istiyorum.
Başkarakterimiz Ida, bir rahibe manastırına yetim olarak bırakılmıştır. Rahibe yemini etme zamanı geldiğinde rahibeler, Ida'nın onu şimdiye kadar hiç arayıp sormayan teyzesiyle görüşmesi gerektiğini söylerler. O da teyzesine gelir. Teyzesi çok içki ve sigara içen, kiminle yatıp kalktığı belli olmayan bir kadındır.
Teyzesi Ida'ya ailesinin Yahudi soykırımında öldürülmesini anlatır. Ida, ailesinin mezarını ziyaret etmek ister ama mezarların yeri bilinmemektedir.
Lafı çok uzatmadan asıl anlatılmak istenen yere döneceğim. Ida bu yolculuk esnasında ilk başta teyzesinin bu hayatına soğuk ve tepkili yaklaşsa da zamanla alışmaya başlar. Erkeklerin ilgisiyle karşılaşınca kendi güzelliğinin farkına varır. Ailesinin cesetlerini bulup aile mezarlarına gömdükten sonra kiliseye geri döner ama rahibe olmak istemez. O sırada teyzesi yine çok içer ve bir sabah kendini camdan atar.
Evi, malı mülkü Ida'ya kalır. Ida bu intihardan etkilenir ve teyzesi gibi giyinmeye, sigara ve içki içmeye, partilere katılmaya başlar. Ama bütün bu keşmekeşliğin anlık zevklerden ibaret olduğunu anlar. Hayat; ne yaparsan yap dertsiz, tasasız geçmemektedir. Huzurun dini bir yaşantıda olduğunu anlayıp kiliseye geri döner.
Hikayesinin durağan ve didaktik bir anlatımının olması beni çok rahatsız etmedi ama mesajı bu kadar gözümüze gözümüze sokmasaydı dedim.
Görüntülere gelince; filmin kamera, ışık, gölge kullanımı gerçekten mükemmel hatta son yıllarda izlediklerim arasında en iyilerden diyebilirim. 2013 yılında çekilmiş ama 1950 yılından önceki filmleri hatırlattı.
Ben keyifle izledim size de iyi seyirler dilerim.