bana bütün çöldeki kumları birer birer toplamak

gökteki yıldızları günün ilk ışıklarına kadar saymak

senin sevgilim,

tek tek kalp atışlarını dinlemek yakışır bugün

içimdeki şenlikten, dışımdaki bayramdan

yepyeni baharlar getirmek yakışır

şimdi boylu boyunca yanı başında uzanmak

senin sevgilim,

nefes almanı ve vermeni anlamlandırmak

ve bunu

gönlümün tüm anlam arayışındaki cevaplara denklemek

işte bana yakışan bu sevgilim

dünya bir tur daha atsın, ay on iki defa maskesini değiştirsin

sen hiç gitmeyecek gibi, sonsuz kere sonsuz kal burada

gözlerimin elifine bakman yetmez,

benimle çöldeki kumları,

gökteki yıldızları toplamalı

elinde eteğinde ne varsa yere bırakmalı

çok nefessiz kalmalı, aşkın binbir halini

yeryüzünde duyulmamış fısıltılarla anlatmali afili bir aşk yaşaman lazım

bütün kıyısından dönülen uçurumların şerefine

bugün seni yazacağım,

sen hep benimle yaşamaya devam et diye

sözün uçmasına engel olacağım

sen bilmezsin sevgilim, sen uyurken benim seni yaşattığımı

sen bilmezsin sevgilim,

uzaklarda bir şeyler ararken sen,

bir çift gözün sende takılı kaldığını

hiç mi fark etmezsin, bilemem

elimin elindeki titrekliğini

bilemem sevgilim, belki bu benim elimin ayıbıdır.


sevgilim

bugün yepyeni bir devlet kuruldu, uyan

bütün kurallar yıkıldı, bütün hükümetler devrildi

şimdi oturup

sevgimizin politikasında, verilen emeklerin madalyalarında

günü iki kadeh kaldırıp bitirme vaktidir

günün bittiğini göğsünde yatarken anlama vaktidir

o göğüs ki bahçelerin en bereketlisi,

daima çiçek açsın sevgilim

daima güzellikler görsün

senin adına başka bir şey istemek mümkün değildir

yeryüzünde yazılmış on bin kitabın hiçbirinde sana yakışır bir benzetme yoktur

hiçbir şair uygun kafiyeyi bulamaz senin adına

hiçbir yazar seninle yaşananların tarifini anlatamaz sayfalarca

dünyanın bütün edebiyatçıları gelse, yüzündeki gülümsemenin sıcaklığını mecazen dahi tarif edemez

toplasınlar bütün dil bilimcileri

senin var oluşunu nitelendiremezler

yine de sevgilim,

senin için yalnız bunları söyleyebilirim

senin için çöldeki kumları tek tek toplar,

gökteki yıldızları sabahtan akşama kadar sayar

tek tek kalp atışlarını dinlerim

korkmadan, düşünmeden senin için hükümetler deviririm

bir çağı kapatır, diğerini baştan açarım

bunlar için mesih olmaya, padişah olmaya gerek yoktur belki de

gerekiyorsa da tarihi oturur baştan yazarım

bu bahçeler bahar görsün diye

istiklal savaşları kazanırım

bütün bunları

bir ölüm sessizliği ve

bir cellat titizliğinde

senin dünyadan haberin yokken

belki de hiç olmayacağını bilerek yaparım

seni Modigliani'nin portrelerinde,

Freya'nın gözyaşlarında,

Prometheus'un zincirlerinde,

Pessoa'nın huzursuzluğunda,

Marquez'in yalnızlığında,

Sylvia'nın intiharında

yani en korkunç ve kan donduran mitlerinde ve yaşamlarında hatta resimlerinde yeryüzünün

arar dururum...

hepsinin en iyi yanına senden bakarım

tüm bu kötülüklerin arasında dahi

senin güzelliğine rastlarım

bir şekilde var olmuşsundur güzelliğinle orada

güzellik senin tenine mahsustur

ben yalnızca bunun türküsünü söyler dururum

ve dilerim ki bu türkü uzar gider,

tahmin dahi edemeyeceğimiz kadar hem de.


bilirsin, ben seni kesin öperim!