İçimde yüz ölünün kalbi atıyor.
Acı fiziksel değilse hissedilmezmiş. Palavra!
Yüz ölünün de öldürülüşlerinden habersizliklerinin acısını şuramda koca bir taş ağırlığında hissediyorum.
Tanrım, izin ver biraz insan gibi hissedeyim. Beynimin içindeki uğultu bir dakikalığına sussun. Nefes alabilmenin rahatlığını hatırlayayım.
Kapkara sulardayım hiç güneş yok, bulutlar hiç aralanmıyor. Bir santim altını göremiyorum denizin. İçimde sürekli bir köpek balığının beni paramparça edeceği korkusu, sonunda her şeyin bitmesinin vereceği rahatlığın tahayyülü.
İkilikler. Hiç istemediklerim.
Denizdeki yabancı madde benim. Yanlış yere geldim. Bundan bir acıma aşinalığım zira ondan başka kimsem yok. Elimi tutuyor hiç bırakmıyor sağ olsun. Bileğime ipler geçirip onlara boncuklar diziyor. Derimi kaldırıp içine iliştiriyor bazen mor olanlarını boncukların. Rengim değişiyor, kıkırdıyoruz yaramaz çocuklar gibi.
Başkaları anlamaz oyunumuzu, o bizim yarattığımız dil.
Başka oyun arkadaşlarım olmadığı için kendimden özür dilerim.