Bir şehirle başladı bizim aşkımız

Ben cesur, yabancı

Sen korkak, yerli

Benim olurlarım

Senin olmazların vardı

Bir rüyayla başladı bizim aşkımız

Benim inancım

Senin safsataların vardı

Gözlerim sana aşkla bakardı

Bu sonlu yaşamda

Aşkın sonsuzluğuna inanırdım

Bitmezdi, bitemezdi...

Çünkü aşk, sevgi, ne varsa bizden yanaydı

Öyle bilirdim, öyle bilmek isterdim

Severdim seni, çok severdim

Ve sen sevdiğin için kendimi de severdim.

Sonra bir sabah...

Bir mart sabahı

Gözlerimizin birbirini gördüğü son gün 

Ellerim ellerinde uğurluyorsun beni

Ayrılığa giden yolda, olacaklardan habersiz

Gidersek, gidersem bitecekti aşkımız

Yazılan yazılmıştı

Silinmezdi kader yazısı

Ayrılık kapıdaydı

Ayrıldı yollarımız

Ama bir ihtimal daha vardı

O da

Sana gelen yolların kısalması, zamanın akmasıydı

Biz kavuşmaya gün sayarken

Uzuyordu sana gelen günler

Bende mi sorun vardı

Zaman mı akmıyordu

Oysaki

Bir bakış, bir gülüş yetecekti

Kara bulutları dağıtmaya

Takvimlerle oynamasaydı eğer...

Şimdi soruyorum

Mesafeler etkilemez derlerdi

Kim diyor bunu?

Kim yarin gözlerini görmeden gününü aydın sayar

Kim ki yari duymadan kuşların sesini duyar 

Yari tutmayacaksa eğer bu eller

Bu eller ne işe yarar 

Ey aşktan anlamayanlar

Bilmez misiniz ki bendeki her şey aşk için yaratıldı

Bilmez misiniz ki bu gözler yari görmek için var

Suçlusu kim bu aşkın?

Seni benden alan günler mi

Aramıza giren dağlar mı

Ya da geçmeyen zaman mı

Biliyor musun yar, bizi ne günler ne de dağlar ayırdı

Bizi biz ayırdık yar

Bizi biz.