Bir deri, biraz kemik, bolca kan; işte insan. Üfleniyor usulca bedene ruh; işte sen. Bir uykudan uyanır gibi doğuyorsun dünyanın kucağına, fark etmeden. Gözlerinde bir ışık, kalbinde bir parıltı. Oynadığın ilk oyunu kazanıyorsun ya, artık her oyunun galibi sen olacaksın sanıyorsun. Büyük yanılgı!


İlk gülümsemen umut dolu, ilk adımların korku. Bir kere düştün ya, zannediyorsun ki tüm yollar tuzak dolu. Öyle değil, anlaman için tüm bu yaşamsal kurgu.


Öyle bir yere doğuyor ki beden, hiçbir şeyin ''sürekli'' olması mümkün değil. Sürekli mutlu olamıyorsun, sürekli mutsuz da... Gözyaşları içinde ölümü beklerken bir bakıyorsun ki huzur treni yolda. E afallıyorsun tabii doğal olarak, nereye kadar sürecek bu çekişmeli dava?


Bir gün bitecek elbet... Bu kazanmalar, kaybetmeler bitecek. Gitmeler, kalmalar, yolları kalbe kazımalar bitecek. Gülmeler bitecek, gözyaşları bitecek. Geriye ne kalacak? İşte o kanlı bedenin bunu hiçbir zaman bilmeyecek.