unutmak benim lanetim. her şeyi unutuyorum. bazen kim olduğum bile çıkıyor aklımdan. bir insanın kendine her gün ne kadar kötü biri olduğunu hatırlatması, en beter çin işkencelerinden daha beter. ne yaparsam yapayım sevemiyorum yaşamayı. tam bir ucundan tuttum işte hayatın, ben de bu oyundayım diyorum, bir şey oluyor. ben ne zaman derin bi nefes çekip, "yaşayacağım ulan!" desem, dünya müttefik toplamaya başlıyor sanki. gelince tek tek de gelmiyor ki, hepsi üstüne atlıyor insanın. kimseye anlatmak istemeyeceğin bir sürü şey yaşıyorsun. bazıları paylaşacak kimsesi olmadığı için anlatamıyor. benim anlatacak kişilerim var. ama içimden gelmiyor. artık kimseye alışamıyor, karışamıyorum. insanların en ufak hareketleri benim dünyamda dokuz şiddetinde depremler yaratıyor. binalarım yıkılıyor, enkaz altında kalıyorum. kimse görmüyor, ben de görmüyorum. herkes bir başkasına kör, herkes bir başkasının körlüğünden şikayetçi. kimse tam değil. dünyanın en büyük yanılgısı kendini tam sanan insanlardır belki de. ama kabullenmek, yaşama alışmanın ilk adımı. artık gerçekleri saklayacak kadar korkak değilim. ama gerçekleri kabullenecek kadar da cesur değilim. sadece kaçıyorum. üzerime gelenden, üstüne gidilmesi gerekenden, durandan, koşandan, yaşayandan, ölenden, herkesten kaçıyorum. ardımda bıraktığım hiçbir şey beni üzmüyor. çünkü yeteri kadar üzüldüm. her şeyin bir kotası oluyor insan için. bir durum, kişi, olay seni üzüyor, üzüyor, üzüyor ve sonra sana bir anda dank ediyor. yettiğini, artık yetmeyince anlıyorsun. yaşamak senelerdir böyle bir şey miydi? insanlar yüzyıllardır buna katlanıyor muydu gerçekten? ben katlanamıyorum artık. kimseye. çoğu zaman kendime. belki de sadece kendime. insanlar içindeki acıları böyle dışa vuruyor belki de. gün içinde gülüp arkadaşlarınla eğlenirken gece olunca bir başına kalıyorsun ve sorgulamaya başlıyorsun. hayatı, kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gitmek istediğini, nereye gidemediğini. geçtiğin yolları, kaçtığın insanları, yaşadığın evleri. belki de insan alışıyordur. yaşama. bir gün yaşama alışmayı umuyorum. alışmadan ölmemeyi.
insanların en ufak hareketleri benim dünyamda dokuz şiddetinde depremler yaratıyor
Yayınlandı
Reyhan Polat
2020-08-14T13:31:23+03:00Kafamızda binbir soruyla yaşıyoruz. Alışmamak alışmaktan güzel, bir o kadar da acı. Zaten her şey böyle değil midir? Kaleminize sağlık.