bu şiirle
nefesi ejderha kokan bir karanlığı alınıyorum üzerime
sırtımı boydan boya kaplayan küflü bir sandal gibi ceketim
dışında tabutlar tangırdıyor eksik aklımın
korkum yok hiçbirinden
içinden cilalı kefenler kayıyor avuçlarımın
ayrı ayrı korkuyorum her birinden
korku, bize tanrının armağanı
suratımda suratından bir ispat arıyor aynalar
çok önceden küstüm ben bütün ayaklanmalara
ve usulca sokuldu sırtım hançerine
itiraf ediyorum
yaşamak, bir kahramanı peleriniyle boğmaktır bir bakıma
bakışlarım çalınmış gözlerimden
ve bir ısrarın delirdiğine şahit olacak kadar büyümüş sakinliğim
kursağımda giyotin
adın ürpertici bir serap
hangi yolu izlesem ulaşamam sana
hangi yol yoldan çıkalım diye yapılmış ki
üvey miraslar ve tutkulu kimlikler kadar çapkın
mermiler avlayan kuşlar denli serseri
ve bir gün parmak izinlerinden öpecek olan olay yeri inceleme ekipleri
bu masalda devletin ne işi var deme
hangimiz uzaklara düşman değiliz
ve sarıl bana
lafı çok uzattım
ateşi kim icat ettiyse sadece o yansın
yırtıyorum ellerimi fotoğraflara uzanan makaslardan
düşüp kırıldığıyla kalıyor göğsümdeki akordeon
ve daha fazlasına anlatmaya gönüllü değil hiçbir kelime
seni hayallerimden işte bu kabuslar kurtardı
işte bu namussuzlar
işte bu namussuzlar