Rüzgârlar kubbelerine çarparken geceleri
Sükuneti sokak lambalarında dahi görünüyor. Firarî aklımda ziyan büyüklüğün. Hududun karanlığında bu denli güzel olabilir misin?
İstanbul…
Tarifsiz sarplıkta kucağındayım ve üşüyorum.
Kalemle bütünsüz seni tarihe yazıyorum. Bilmem sen de beni tarihe yazıyor musun?
Ey İstanbul!
Gerçekten taşın toprağın altın da sen mi göstermiyorsun?
Yoksa sen hazinesini kalbine gömmüş asabi bir kuyumcu musun?
Sen ki Fatih’in sultanlığı, yedi tepede yedi gül destanlığı…
Yedisine de yetişemedim.
Tarifsiz sarplıkta kucağındayım ve üşüyorum.