Gelecek olduğunu umduğum güzel günlerime bir şarkı hediye ederek başlıyorum bu gece hikâyeme. Ne anlatacağımı bilmeden sadece nefes almak yerine yazmak isteğiyle çıktığım bir yol bu. Bir daha olmayacak şeylere, yeniden olacak şeylere, iyi ki olmuş şeylere…
Evet, nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum ya da ne anlatmak istediğimi; yola güvenerek devam etmeye, kaybolmaktan korkmadan atacağım adımlarıma güveniyorum sadece. İçimde fısıldayan sesi bastıramayacağım için geldim. Vaktin yok, acele et. Zamanını beklediğim her hayal kapımı aşındırdığı için geldim. Aslında koşmak veya emeklemek çok mühim değil benim için, ait olduğum yerin sayfalar olduğuna inandıkça ilerleyeceğim. Düzensiz hayatımda düzenli bir seyahatim olsun diye; yaşanacak günlere inanalım, kafeslerdeki kuşları özgür bırakalım, çiçekler büyütelim diye, umutlu ya da umutsuzken… Sadece devam etmenin şerefine.
Şimdi cümlelerimi tekrar bulmaya, kaybettiğim harfleri kendime kazandırmaya çalışıyorum. Kendimi kendime vermeyi, barışı sağlamayı deniyorum. İçimdeki çocukla savaştıkça yenilmenin bedelini ödediğim vakitler geçtikçe akıllanıyorum, büyüyorum, kanat seslerini susturmuyorum. Kanatlarım kopmaya yakınken biraz hava almaya geldim. Alevlerimi savurup çiçek açtırmak istedim, kurumuş bahçeme. İçimde ölen kelebeği yaşatmaya çalıştıkça boğduğumdan haberim olmadan ilerlediğim yaşamımda tüm kelebekleri özgür bırakmaya niyetlendim. Ben geldim.
Senelerce ellerim kollarım bağlanmış gibi tutsak olduğum zihnim beni sonunda özgür bıraktı. Kör kuyularından ziyade berrak sularını gösterdi, uçsuz bucaksız denizlerimde varmış halbuki bu zamana kadar bilmediğim. Keşfetmeyi istemediğim, yüzleşmekten korktuğum, kaçıp saklandığım yaralarım varmış. İyileştirmeye, şefkatimi vermeye, omuzlarımdan öpmeye geldim.
Çocukluğum dedi ki geleceğime: Pencereden oynayanları izlediğin her günün acısını çıkar. Yirmi yaşını koştur sokak aralarında, bisiklete binmeyi öğret kendine. Hayallerine bak, bana kızmayı bırak. Burnunun kanadığı günler için daha çok güneşe çık. Uysallaşan asi başını okşayan herkese güvenme. Ama ben hiç söz dinlemedim, tecrübelerle acıları öğrendiğim her seferde bir özür daha diledim. Çocukluğum beni severdi ama ben çok ağlattım onu. İstediği şekerleri hiç almayıp hep enginar yedirdim yüzünü ekşitmesine kızıp. Hırpaladım, sevmedim ağlamalarını. Şımarıklık yapma, sus ki annen seni dövmesin dedim. Kendimden bir canavar yarattım herkesin yardımıyla. Hatalarını yüzüne vurdum, canını yaktım herkesi affettim de kendimi es geçtim. Şimdi biliyorum ki benim başıma gelen en kötü şey, bendim. Hayatı bir savaş haline getiren hep bendim. Tepesine çıkıp onu zorlayan, sınırlarını aşsın diye kafasına silah dayayan bendim. Canımı yolda bulmuş gibiydim. Şimdi çok uzakmış gibi görünen bu cümleler yakın geçmişim olsa bile artık uyanmak gerekiyor yeni mayhoş uykulara dalmak için. İnanç ya da umut gerekiyor, nefes almaya devam edebilmem için. İçimdeki şeytan ha bugün ha yarın susacak biliyorum. Yine de dizginlemeye çalışırken yoldan çıkaran da benim, durgunken içine ateşi düşüren, sakin akan suları hareketlendiren hem şeytanını hem meleği. Bir heves yükseklere çıkarıp yerlere savuran da benim. Bu işkenceleri ederken huzur beklemem de benim kıyametim.
Korktuğum her şeyle savaşıyorum artık. Üstüne gidiyorum, küçültüyorum. Terk edilmekten, yalnız kalmaktan korkmadıkça özgürleşiyorum. İnsanları kırmaktan korktukça da yükseliyorum gözümde. Elbette artık notumu kendim veriyorum. Aferin, otur. Kırılmadığımı gördükçe daha çok seviyorum her şeyi. Bitecek elbet mutlu günler, o yüzden şimdilik tadını çıkarıyorum. Acıysa da tamam, nasıl yaşanması gerekiyorsa öyle yaşıyorum. Kedilerden hala korkuyorum.
Bu büyümemin hikayesi. Onca sapa yoldan geçtikten sonra tüm yollara dönüp çiçekler ekmemin, kırıp yok ettiğim tüm parçaları bulup bir araya getirmemin, zamanında sevemediğim her ben için dilediğim özürlerin hikayesi. Başı, sonu yok. Kuralları yok. Zamanı olmayacak. Benim gibi. Geçmişimde kızdıklarımı bugün affedeceğim. Geçmişte yaşamadan onu anlatacak, güneşli olmasını beklediğim geleceğime bakacağım. En çok da şimdiyi yaşayacağım. Bunu da yazarak öğrenebilirim ancak. Adım adım gittiğim bu yol sonradan açılacak biliyorum, kızmayacağım kendime. İşte, şekerlerim. Başlıyorum.
Huri Nur ŞEKER
2020-05-16T17:41:41+03:00çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için.. <3
Rabia Özdemir
2020-05-16T10:10:32+03:00Deneme için hafif uzun kaçmış bir metin olsa da bu beni hiç rahatsız etmedi. Eğer mümkün olsaydı daha da uzun olmasını dilerdim. Çok iyi anlatmışsınız kendinizi. Kendi gözünüzden de bakabilmişsiniz benliğinize bunu okurken hissettim rahatça. Denemelerizin devamını takip ediyor olacağım. Kaleminize sağlık. 👏