Dudaklarıma değiyor yokluğun.

Mavi bir yoksulluk soluyorum.

Belki bulutlar kadardı nefesim,

Belki yağmur kadardım.

Başı boştuk ellerimiz gibi, yoksulluk gibi.

Mavi iskeledendik, uzaktık, kadersizdik.

Solmuş çiçeklerden toplardık mısraları,

İzmaritimiz sönmezdi buzlu asfaltta.

Kadersizdik o sakaklarda.

Ellerini çalmak istesem

İki sözcüğüm bir araya gelmezdi.

Ben de adınla çizik atardım ufka,

Kar yağardı

Evsizler gibi aldırmadan düzenlere.

Aldırmazdım.


Yokluğuna değiyor rüyalarım.

Yalandı aklımın yazdığı çizdiği.

Sınavı yoktu yazılan gerçeklerin,

Ezilmenin iki kundura altında.

Kurtarıcı yok muydu aynadaki buğudan başka,

Boşluğa çarpmak mı gerekirdi?

Sofrada boş sandalye, boş tabak,

Hep unutkan baba

Ve beklemek seni caddenin ortasında...

Hep beklemek...

Sonsuz doğurgan acı gelişkeni hayaller...


Yokluğuna değiyor dudaklarım.

Bu kaçıncıydı söylediğim,

Beyhude.

Bir söz söylesem

Konmuyor pencerene.

Tarih böyle yazmış.

Varamaz elim Tanrı’nın eline

Uyandıramam, gecesinde

Uyandıramam, uykusunda.