Öncelikle bu yazıda küfre varan argo ifadeler kullandığımı üzülerek belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Toplumsal bir meseleye dair yazmayalı epey oldu, en son Özgecan Aslan konusunda yazmıştım ve gelen iyi yorumların yanında ipe sapa gelmez, aşağılık kafaların ürettiği, kusmuğa eşdeğer fikirler doğrultusunda toplumsal konulardaki fikirlerimi herkesin duyması gerekmediğine karar vermiştim, lakin ben susunca olaylar dinmedi ve lanet olsun ki bugün yine aynı noktadayız, bu sebeple yine iki kelam etmek istedim.


Öncelikle kafalara iyice girsin diye madde madde sıralayacağım düşüncelerimin bazılarını:

  1. Bu olaylar uyuşturucu kullanımında gerçekleşmiş olsun ya da olmasın, bu durumu yalnızca uyuşturucunun sonucu kılmayacağı gibi, 420 friendly yok bilmem ne gibi zırvalarla bu tüketimin adeta sosyal bir etkinlik ve havalı bir şey olarak artık iyice aleni biçimde sergilenen ve yaygınlaştırılan bu uyarıcı maddelerin de aman da aman masum birer şey gibi görülmesi de saf kötülükten dahası değildir.
  2. Failin ne derece deli olduğu benim umurumda değil, dolayısıyla bunu "münferit" göstermeye çalışanlara da kıl olurum, hatırlarsınız samuray kılıcıyla öldürülen kadın konusunda da benzer bir düşünce benimsetilmeye çalışılmıştı millete; bir yıldır mı ne kadarsa peşindeymiş kızın, kız susup kalmamış emniyet güçlerine bildirmiş, sorunun temeli bu! Bu noktada caydırıcı hiçbir şey olmaması. (Hatta ben caydırıcılık lafına da kıl oluyorum o ne ulan kulağını çekmek gibi)
  3. Yok eski sevgilisiymiş yeni sevgilisiymiş bir şeyler dolaşıyor, yine söylüyorum BANA NE ULAN. Biriyle sevgili olduk diye onun bize yapacağı her eylem normalleşseydi ohooo. Sizin kafanız çok güzel, umarım bir gün kırılır. Ben biliyorum bu kafalarınızın da sebebini, dark falan filan diye nitelendirdiğiniz ucuz, niteliksiz, küfür olmaksızın işlevini yitiren ve redpill gibi saçmalıklardan güç alan boktan, ayrıştırıcı, ana malzemesi hep uzağınızda kalacak o cinsellik olan internet mizah(!)'ınız. Fakat bir yandan da sizi anlıyorum, tıpkı yakın zamanda içeri tıkılan yoldaşınız Pungent 666 gibi her biriniz sosyal anlamda adeta yaratık olduğumuz, iplenmeyecek ve herhangi bir konu veya durumda en ufak başarı, iyi niyet vesaire sergileyemeyecek, adeta itlaf edilmesi gereken tipler olduğunuzdan ötürü tıpkı bir lağım faresi gibi böyle böyle, bir hayat sürdüğünüze ikna olmaya çalışıyorsunuz.
  4. Ulan şu sabıka meselesinin de içine sıçayım ben! üçten fazla suça karışmış olanı vatandaşlıktan çıkarın yemin ederim pür pak olur ülkemiz; fakat adeta bunun tam zıttı bir politika işleniyormuşçasına, sokakta kimin yanından geçsek 10+ sabıkası var ve HİÇBİR ŞEY OLMUYOR! Yani ben burdan şunu mu anlamalıyım: Vergi kaçırayım, kara para aklayayım, adam bıçaklayayım, öldüreyim ya da ne bileyim işte kötü olmadığım için aklıma gelmeyen şeytani şeyler yapayım falan ve sonrasında adetten olsa gerek beni içeri alsınlar, orda üç öğün besinim çıksın falan takılayım azıcık, sonra da tiktokta görüntülerimle yapılacak kader mahkûmu editleri eşliğinde salıverilirim. Komik geldiğinin farkındayım ama muhtemelen bunu yaşıyoruz babasını satayım! Ulan bir kere o tiktokta olmayan mafya babasını dövüyorlar galiba, biri birine tiktoktan diss atıyor, ertesi hafta bir bakıyoruz ki ikisinden biri tahtalı köyde.
  5. Tüm bu konularda en ayar olduğum husus ise alt kültür meselesi, hani köy möy dedik ya ordan aklıma Narin geldi. Bu insanlar köylerinde, gettolarda, iti bağlasan durmayacağı yerlerde otururken o tiktoklara girerler, kendilerini eşlerini teşhir ederler, ağızları sulanarak millete yorumlar atarlar; sonra da gelir sana bana namustan vesaireden o kadar rahat ahkâm keserler ki. Bir önceki maddede bahsettiğim o mafyaların yorumlarına doluşan bir sürü zargana görürsün, açlıktan nefesleri kokar ama biat ederler. Bunun eğitimle de bir alakası yok dostlarım, bunlar kurnaz olmaya, çakal olmaya çalışıyorlar ve bunu bir halt sanıyorlar; afedersiniz kafalarını sike sike de bir şeyler öğretseniz bunlar onu almaktan aciz yaratıklar, çünkü kafasının derinliklerinde kendini senden üstün görür ve senin merhametin onun kanına dokunur. Şükrü Erbaş'ın vaktinde sıkıntılı karşılanan ama ultra haklı olduğunu her geçen gün gördüğümüz Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz şiirini de hemen buraya bırakıyorum, lütfen okuyunuz.


Sözlerimi şöyle noktalandırmak istiyorum:


Ben ki hayatımda kavgaya bile karışmamış bir insanım, silah külah sevmem, racon maço muço gibi boktan cacıklardan haz etmeyen ve işi gücü mizah, sanat, şiir olan; içkisi, sigarası, kumarı, uyuşturucusu asla olmamış bir adamım. ( her ne kadar bu özelliklerim yüzünden "muhallebi çocuğu" benzeri anılsam da iyi ki de öyleyim, bir tek küfür etmeyi bırakamadım ondan rahatsızım)

Ve ben bugün bu halimle şundan eminim: Bir kızım olsa kesinlikle ama kesinlikle ona her türlü itliği öğretirim çünkü bilmediği şeyi algılayamaz/başa çıkamaz. Pinpon topundan bomba yapımı olur başka bir şey olur, onu bilemiyorum artık... Kesinlikle de derim ki kızım silah al, olsun bir silahın; ha o bana derse ki baba işte ateşli olmasın ağır olur ben bıçak alıcam, ya da yok baba bıçak da değil de nasır solüsyonu gibi asidik bir şey olursa atar kaçarım, o onun bileceği iş.

En önemli husus ise -bu konuda çoğu kişi bana karşı çıksa da- insan yargılama ve peşin hükmün o kadar da kötü bir şey olmayabileceğini öğreteceğim ona: Mesela "Tipinde meymenet yok." Mükemmel bir laf çünkü poz, bakış, beden dili yalan söylemez ve daha da önemlisi bunlar kişinin elinde olmayan değil tercih ettiği şeylerdir. Sosyal medyasında elinde pompalı tüfekle, haşin bakışlarla pozlar veren sözümona delikanlının (!) içinde aslında sadece ailevi sorunlar yaşayan kırgın ve aslında çok iyi bir kalp olduğuna inanmak -bu doğru bile olsa- vakit kaybı ve risktir, ben bu riski almam ve alanı da sevmem. İnsanları görünüşüne göre yargılamak her zaman için kötü bir şey değil, aksine sezgisel bir savunma mekanizmasıdır. Tabii bu demek değil ki tam aksi görünen biri psikopatın teki çıkmayacak, lakin elimizde alınabilecek yegâne önlem bu var ve bunu almak durumundayız.


Haklısın okuyucu, ben de kafayı kırdım, sen kırmadın mı sanki her gün bunca duyduklarımızdan sonra? Bizler birer canlıyız ve her canlı gibi yaşamı ve neslin devamını sürdürmeye odaklıyız evrimsel olarak; üzgünüm ama ben mahkeme salonlarına güvenip de bunun devam etmemesi riskini alabilecek kadar gamsız biri değilim. Ya sen? Karar senin tabii, de evet keşke bizim gibi çiçek böcekle işi olan adamlar bu kafaya gelmese iyiydi.