Gelgitlerim vardı.

Garip bir kadındım hep.

3 yaşında garip bir kadın.

Bir tarzınız olsun cümleli kişisel gelişim kitaplarının altını çizdim her zaman. Tarz kelimesi size kıyafeti çağrıştırmasın. Bakış tarzı, düşünce tarzı, sevme tarzı, yaşama tarzı. Tekdüze bir insan olmadığım için kimsenin affına sığınmayacağımı söylemek isterim. Çünkü kimse için doğmadım. Her şeyin çoğunu yaptım mesela. Çok ağladım, çok güldüm, çok üzüldüm, çok sevdim. Kütüphanedeki tüm kişisel gelişim kitaplarını bitirdim ortaokulda. O okulun şimdiki adını bilmiyorum. Her şey her zaman değişiyor. Çok kitap okuma ödülü aldım büyük bir gururla. Hediyem yine kitaptı. Oku dedi hayat bana üstü kapalı. Olduğun yerde yaşamak sana yetmiyor. Yeni kahramanlar tanı, bambaşka hikayeler duy. İnsanlar kötü. Paragraflara sığın dedi. Hep usluydum. Yine söz dinledim.

Müziğin cazını, çayın açığını, kahvenin şekerlisini sevdim. Havalı sade kahveye henüz geçiş yapabilmiş değilim. 

Birdenbire büyüdüm. Bak 28 oldum. Saçımda 4 tel beyazım bile var. Israrla orada bıraktığım. Ne hoş bir seda yaşlanmak. Ne korkunç bir ezgi yaşlanmak. Yeterli miydi? Doyduk mu? Yoksa yeni mi başlıyoruz. Ah uslanmaz yaşama sevincim. Ne yapacağız şimdi? Her yerin fotoğrafını çektin mi? Tüm çiçekleri kokladın mı? Birkaç anı bıraktın mı?

Şarkı dinleyeceksek akustik dinleyelim. Hüzünlü konulardan koşarak uzaklaşalım. Her sohbetin noktası kahkaha olsun. 

Garip kadın bir gün yazmaya karar verdi. Yazdıkça rahatladı, yazdıkça gözleri bulut oldu. Gökkuşağının renkleri değişti. Yazdı, korktu, çöpe attı. Yazdı, sevmedi, eşe dosta verdi. Yazdı, sevdi, rengârenk ajandasına kazıdı, bloguna yazdı. İzlenme sayıları, farklı ülkeler mutluluğuna renk kattı. Daha turuncu oldu enerjisi. Aradığını buldu. 

Bulunan mutluluktan uçtu.

Gökyüzü artık daha güzel…