Bedenim yorgun. Ruhum apayrı bir yorgunluk içerisinde. Hayatımı belli bir düzene oturtmak ihtiyacı hissediyorum. Yorulduğumu söylüyorum her seferinde fakat çok fazla hareket halinde bulunmuş değilim. Zannediyorum ki beni yoran şey bu insan kalabalığıdır. Varlığını hissettiğim her varlık, benim için biraz daha yorgunluk sebebi olabilmekte. Bazıları tartışmaktan başka bir şeyler bilmezken bazıları tartışmayı bile uygun bulmuyor, kimseyi dinlemeden kendi fikirlerini doğru kabul ediyor. Sadece bunlarla sınırlı değil. Gün geçtikçe insanlar tek bir karakter altında toplanmaya başladı. Buna karakter demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Karaktersizlik de olabilir yahut karakterin tam oturamama durumu ve hiç farkında olmadan başka insanları taklit etme durumu da denilebilir. Her şey uygun olabilir ama bir yandan da her şey uygunsuz olabilir. İşte ne olduğu belli olmayan bu insan kalabalığı beni hep yoruyor. Sanırım beni en çok onlar yorsa da ben hep onlarla ilgilenmek istiyorum. Hayatımın kısa bir bölümünü geride bıraktım. Sosyal medyada, kendi arkadaş çevremde, sokakta, duraklarda , otobüste, marketlerde ve daha bir çok yerde gördüğüm tanıştığım insanların hep ortak noktaları olduğunu fark ediyorum.
İnsan ve insan davranışlarıyla her zaman ilgilenmeyi sevdim. İnsan davranışları, hastalıkları bana hep psikolojinin ürünü olarak göründü. Bir kimsenin hastalığı ne olursa olsun bunun altında hep psikolojik sebepler olduğunu varsayarak yorumlar yapmaktan hoşlanıyorum. İleride insan davranışlarıyla daha yakından ilgilenebileceğimi düşününce psikoloji bölümünü daha çok sevmeye başlıyorum. İnsan davranışlarında dikkatimi çeken, benim için en önemli olan kısım ise insanların sürekli olarak başkalarının duygularını yaşama eğilimi göstermeleridir. Daha önce bu konu hakkında yazılar okumadım. Bunu düşünerek okumaya karar vermiştim ki bunun öncesinde yazmalıyım diye düşündüm. Belki sonrasında insan ve davranışlar hakkında yazılar da okurum.
Üzüntüsünü başkası adına yaşayan, sevincini başkasının gözüne sokmak için yaşayan insanlar, her ne kadar bunu gözümüze sokarak neşeli olduklarını göstermeye çalışsalar da içten içe ne kadar mutsuz olduklarını da görüyoruz. Sadece bununla kalmıyor. Mutsuz olması için hiçbir sebep yokken sürekli olarak mutsuz olduğunu zanneden ve bunu sürekli olarak belirtme ihtiyacı hisseden insanlar da mevcut. İşte bu türler insanlar, kendi varlıklarını nasıl göstereceklerini bilemedikleri için böyle davranıyor olabilirler. Tek sebep olarak bunu gösteremeyiz ama zaman ilerledikçe özellikle genç kesimde görülen bu başkaları için duygularını olanın dışında yaşama uğraşı artıyor diyebilirim. Bu bizim içinde bulunduğumuz dönemde çok fazla artmaktadır. Tabii ki insanların davranışlarının sebebini kesin bir şekilde ortaya koyamayız. Ama yorumlamak, fikir üretmek bizim kendi tercihimizdir.
Demek istediğim tabii ki bu değil. Yorgunluğumu gidermek için yazarken dinlendiğimi hissediyorum. Şu yazıda olmasını istediğim şey neydi bilmiyorum. Ama bir şeyler yazmak isteğimi böyle yerine getirebilirim. Hazır, yazmaya bugün yeniden başlamışken sevmek konusuna değinmek istiyorum. Artık sevmeler de eskisi gibi değil diye düşünürken fark ediyorum ki eski sevmeler de bana uygun değilmiş. Kendini yok sayıp sadece sevdiği uğruna yaşayan insanlar, bunu aşk olarak adlandırıyor. Ben de diyorum ki sevmek, aşık olmak böyle bir şey olmamalı. Kafanızı kaldırın ve sizin o çok sevdiğiniz, sevdiğinizi düşündüğünüz insana dışarıdan bir gözle bakın. Sevmek onu her haliyle kabul etmektir derken asla sizin düşündüğünüz gibi bir şey kastedilmemişti. Aralarında birbirlerine en ufak bir saygı bulunmayan insanlar, biz birbirimizi seviyoruz deyip evliliğe kadar gidebiliyorlar. Saygı nedir bilmeyen insanların evlenerek kendilerine ne kadar kötülük yaptıkları bir süre sonra ortaya çıkmakta ve kadın cinayetlerinin, çocuğunu taciz eden babaların, eşini yedi yerinden bıçaklayan ve çocuklarını da tek tek öldüren babaların olması; sadece babaların değil, evli bir kadının kocasından başka gizli bir sevgilisi olması ve sevgilisinin onun çocuğunu öldürmesi, daha sonra birlikte bu olaya susmaları durumları... Her şey, zamanında biz birbirimizi çok seviyoruz deyip de karşısındakinin ne olduğunu daha bilmeden birbirlerinin sadece dış görünüşlerine vurulan insanların ürünüdür. Bu, kendilerini cinselliğe vermiş insanlar her zaman toplumun büyük yarası olacaktır. İşte bunların olmaması için sevmenin gerçekten nasıl bir şey olduğunu bilmeden kimse ile gereksiz samimiyette bulunmamak en doğrusu olacaktır.