Geceyi uzatamıyorum
Zaten
Gündüzü de kısaltamıyorum...
Hem
Neyi seveceğimi bile
Ben seçemiyorum.
Ama yine de
Bir özgürlük yaftası var alnımda,
Kim yazdı bilmiyorum.
Sanırım benim yerime
Yaşayan birileri var...
Ama ne diye?
Bir söz vardı:
Seni zihnimde taşıyorsam,
Yorulma, diye!
Fakat ben,
Doruklarını öpmek isterdim
Kendi başıma yürümenin,
Hatta ölmenin...
Ama bak,
Şimdi ölmek istesem
Kök ve toprakmışçasına
Sımsıkı sarılır
Bir anne şefkatiyle bana hayat...
Yok yaşamak kararı alsam
Dibini sıyırana kadar duygulu yanımın,
Ayağımdan zincirlerle çeker beni ölüm,
Sürükler;
Kendi dünyamın sessizliğine,
Kimsesizliğine...
Öyleyse
Ne uçmayı ne yüzmeyi
Ne de yürümeyi bilen kalbimin
Zemin katında,
Rutubetli duvarlarında,
Ve deli divane odalarında
Kimi yaşatmayı göze alabilirdim?
Hem kim gösterebilirdi
Üstü tozlu bir hikayenin
Unutulan bir sayfası olma cesaretini?
Dedim ya, böyle işte
Ne ölmek bir makas verir,
Ne yaşamak bir öpücük...
Peki ya,
Adı kader değilse nedir?
Kendi sessizliğinde
Kimsesizliğinde kavrulmanın?
İşte bu divane deli düşüncelerin
Tükenen duygusallığıyla
Çökmüş hislerim,
bir akşamüstü sessizliğiyle
Terk edilmiş bir şehrin kaldırımlarına,
Tam oradan
İzliyorum gelip geçen vahşeti
“Ama kimse geçmiyor ki”
Diye seslendi gaipten bir ses.
Evet dedim,
Kimsesizlik vahşettir...
Hatta seyrediyordum bile
hayali kahramanları,
İçinde volta atıyorlar
Romanlar ve destanların...
Az önce de
Keşfedilmeyi bekleyen burnu dik hikayeler,
Selam bile vermeden geçtiler önümden
Ama unutulmayı bekleyen
Alçakgönüllü efsanelerse
Dibime çöküp tüm yükleriyle,
Sigaramdan bir fırt çektiler...
İşte tam orada
Bir ağacın dibinde olmasa da Buda gibi
Bir akşamüstü
Terk edilmiş bir şehrin kaldırımında
Sırrına eriştim
Estetik bir hiçliğe sahip oluşumun...
Yusuf Sincar
2021-07-07T00:54:29+03:00Teşekkürler 😙
nursemin Ateş
2021-07-06T20:45:45+03:00Ne kadar içten 💓