Biliyordu...
Son görüşüydü onu
Geçerken tramvay durağının önünde
Bekledi beş ay üstüne dört saniye!
Dört saniyeye sığdı vedası
Çıktı Ege'den Marmara'ya, kuzeye
Kaldı arkasında yarım kalan hikaye
Artık paslı eklemleri vardı
Bir de tıkırtısız kalbi...
580 kilometre uzakta yaşardı
Çayıyla, kalemiyle, defteriyle.
Şarkılarla hatırlardı ismini
Sesi yankılanırken kulaklarında
Döngüye alırdı Ena Xeimoniatiko Proi'yi
Mualla'yı, Black'i...
Sıyrılıp da şarkıların tesirinden
Bakardı günde bir kez doğru gösteren saatine
Sonra dalıp da şampanya rengi duvara
Harlardı içindeki tüm anıları
Ve yarattığı düşü izlerdi düşlerinde
Yirmiye dayandığında merdiven
Bir dilek bıraktı puslu maviye
Uyandı gelincik tarlası kalbinde
İskeleye vardı önce
Son kez döküldü REMİ ismi dudaklarından
Ve sesi döndü son kez kulaklarında
Birkaç şarkıyla karıştı
Son vapurun düdüğüne
Böyle bitti yarım kalan hikaye