Bugün ölümü gündüze benzetiyorum

Aydınlık yerinde bıraktığım bütün hayretli neşelerim kurumuş durumda

Baharı dışlayan mevsimlerden sonra güneşe nefretle bakıyor kirpiklerim

Ve kasvet dolu bir bardak çay içiyorum göz gözü görmüyorken hasetten

İncinmiş ne kadar bakışım varsa sallandırıyorum omuzlarımda

Bir ölüm yaftası bazen iliklerine kadar işliyor bir göz nefesinin

Kederi bileklerinden yakalayıp yaka paça hapsediyorum soluğuma

Soluğum ki yangından canlı çıkmış bir melek yavrusudur

Havası alınmış bir çiçek tomurcuğu veyahut kanla sulanmış ulu bir çınardır


Göz göze gelmeye korkuyorum aynada kendimle

Üstüme örttüğüm her şeyle üşüyorum

Ve kan ter içinde uyanıyorum gecenin köründe

Karanlıkta dönen büyülü dumanı ciğerlerimde duaya mecbur bırakıyorum

Yüce bir uğultu dolaşıyor kabuslarımla birlikte,

ılık bir gök gürültüsü yağmuru odama indiriyor aniden

Evvela şaşırıyor gördüklerine gözlerim sakin kalabilmek birden arşa çıkıyor

Bir tek düşündüğüm toprağın kızıllığı kalıyor

Ardımdan yollara düşen küçük itiraz böcekleri

Kalabalık şehirlerin derin kuyularında akan bir yudum su, tenime dokunmuş bir usul rüzgar kalıyor