Menekşeler döküldü toprağa

O çok sevdiğim çiçeğim sarıya evrildi

Renkler ve ben solup gittik bir an da


Nasıl oldu diye soruyorlar

Bilmiyorum dedikçe

Ağzımda kamçılanıyor dünkü rüya

Sanki meleklerin atası

Doğrultmuş gibi beni bir tabuttan

Yeniden hayattayım, bağışla


Tan\m yerinde ağıran bir sevgiyle

Dikilsem de karşına bu rüya eski rüya değil anla

Kırılmış, parçalanmış, birilerince ele geçirilmiş

Ve senin ellerince, ele verilmiş bir tohum saksıda

Hayran olduğum ellerin

Tabutumu taşıyor rüyada


Sorguluyorum kendimi

Nedenlerin tüm çıplaklığı karşımda

O örselenen baş, kımıldamayan kemik

Ağzı dili kurumuş kızcağız

Ne yapsın söyle ona


Fakat susuyorsun

Bu başka


Sessizliğin

Harflerin gırtlağınca

Çarpıyor yüzüme

Dilime doladığın cümle

Senin terkine münasip

Ve benim terkimce ağırlanan

Kımıldamayan bir ölü soğukluğu

Kapımda


Zile basıp kaçıyorsun

Sen mi çocuksun

Yoksa çocukların oyuncağımı burada

Bu toprak rengi ellerim

Ya da gül beyazı dişlerimle

Sana hangi sevginin bağrını açayım

Çabala


Zor olacak biliyorum

Zorluğun aşılamamış tüm paragrafları rafta

Kalbimde esir düşmüş bir asker

Yârdan yaralarla, yaralar yaratanla

Bir kez daha hoş geldin diyorum

Elimden kayan kitaplarla


Hoş geldin

Bir daha gel

Kanatan bir gül ağırlığınca