Hercâi bir vuslat beklercesine
Çaldı zaman kapımı
Laceverdî bir ahşap eskisi
İçerisi dantel bezeli
Mehd-ara
Atide bulduğum lâlerenk esvablar
Düşüncelerimin giydiği kara yazmalar
Bir bütün içinde bakar mer'a'ya
Toprak toprak...
Elimde kansız bir ölüm yatar
Ademe alışmış bir seyyahın hasleti
İstemez güneş açsın
Gönül dağım bir zemheri
Bîhaber çaldı kapımı...
Heybeme bıraktığı bir açelya çiçeği
Yargılanır bezm-i aşk önünde
Fevkalade hasleti bir nüktedan
Bilirim ki tekabülü yok gönül arşivinde
Minvalinde bir gözü açık
Minvalimde bir âmâ
Kanun-u evvelde rastlaşırcasına
Farzımuhal ederek açar gönül dağımda;
Kasımpatılar, orkideler, küpe çiçeği
Kanun-u evvelde rastlaşırcasına...
Lügatte karşılığı:
Hercâi: Kararlı olmayan, değişken
Leceverdî: Lacivert
Mehd-ara: Beşik süsleyen
Atide: Elbise sandığı
Lâlerenk: Lâle renginde olan
Esvab: Giysi
Mer'a: Aynalar
Melîke: Kadın hükümdar
Hatt-ı dest: El yazısı
Bâr-ı dil: Gönül yükü
A'yün: Gözler
Leal: İnci
Be-didar: Görünür olmak
Haddizâtında: Esasında
Adem: Yokluk. Varlığın zıttı.
Haslet: Huy, tabiat
Zemheri: Karakış dönümünden 31 Ocağa kadar olan şiddetli soğuk devresi.
Bîhaber: Habersiz
Açelya Çiçeği: Hüznün, kavuşamamanın, imkansızlığın ayrılığın ve acının olduğu kadar sevginin, masumiyetin ve gerçek aşkın simgesidir.
Bezm-i aşk: Aşk meclisi
Fevkalade: Alışılmışın dışında
Nüktedan: Zarif insan, nükteli sözler bilen kimse.
Tekabül: Karşılığı olma.
Minval: Yol
*Şiirde eski türkçeden, farsça kökenli sözcükler bulunurken arşiv kelimesi Fransızca kökenlidir.