kaybettiğim savaşlar,

birer silüet artık

dimdik karşımda

izbandut gibi gülümsüyorlar bana


tekerlemeler yapışıyor boğazlarıma

hatta ben unuturken isimleri

onlar kıyılarımı dövüyor 

işlevsiz bir deniz niye yaratılır ki? 


bak tanrım dikiliyorum karşına

hesap soruyorum belki 

utana sıkıla

uğursuz bir denizi, diyorum

neden yarattığını soruyorum


(sinirleniyor tanrı

kıyametlere benzer yangınlardan

seller sular gibi öfkeleri doğuruyor

çığırarak başlıyor)


patlamış kulaklarımla dinleyeceğim seni

ve o ağır yaşlı ses tüm benliğimde yankılanıyor


(ben diyor, savaşa sokmadım seni, 

uslu ve dingin dalgalarını 

tehlikelere ana eden sendin 

masalların canavarı rolünü üstlenendin)


beni savaşa soktun diyen yoktu tanrım 


gözlerimi kaçırıyorum ardından, devam ediyorsun


(denizlerin işidir: sadece dururken karar vermek

kimin karanlık dipleri görmeyi hak ettiğini bulmak

ve de sevmek belki de kendinden olmayan minik denizcileri)


duruluyor sularım ve düşünüyorum


koca kainatta bir deniz niye aşık olur koca topraklar, kendine benzer gökler var iken? 


hele de küçük sirenlere? 


deniz susuyor 

belki de benimdir susan 

ya da susayan

zaten ne zaman duyuyoruz 

dalgalardan benim fikirlerimi?


(ardından sakinliyor tanrı

soruyor ufak bir kınamayla

neden ressamına küser bir eser?)


başlıyorum anlatmaya tanrım,

hazırsan ve bırakıp geldiysen eğer ışıktan oyunlarını.


(başla emri veriyor duman akı gözleriyle)


ben hiç istediğim gibi tasvir edilmedim,

hep hırçın, hep dalgalıydım

kimseyi öbür kıyılara götürecek kadar sevemedim


(anlattıklarımı dinlemeden

bölüyor beni tanrı, 

ne de olsa tanrı egosu

seni çok şımarttık)


kalakalıp afallıyorum;


ufak bir yargıyla

sen ve kim diyorum


(anlayınca kalakaldığımı

sorma diye yanıtlıyor, devam etmemi zikrediyor)


uzaklara dalıveriyorum, 

tekrar ediyorum sonrasında


hiç sabredemedim ki 


ve başlıyor isyan

kimse layık değildi belki geçmeye,

güvensizdi güverteleri

onlara mezar olmak, ruhlarını hapsetmek istemedim


bazıları vardı korktular diğerlerinden ötürü,

onları da hapsetmem veya geri götürürüm sandılar

yapmazdım tanrım sana senin üstüne yeminler ola

onlar farklıydı diğerlerinden 


parlak zihinleri, güzel gözleri vardı

hatta belki gösterirdim

seninle atışabilecek sirenlerimi 



ama dedim ya beni çok yanlış tasvir ettiniz, hırçın ve şımarık; dalgalı ve korkunç 


eski hikayeler adımı karaladı tanrım,

benden istediğim ruhları aldı

bazıları birkaç sigarayı 

yaktı ardı ardına beni seyretti hatta


bazıları vardı ötekileşmiş 

küçücük bir küvet yaptı beni 

bazılarıysa gözlüklerini çıkardı tanrım

yalnızca beni görmemekler uğruna


bazılarının kalpleri kırıldıkça

uçurumların kenarından bana sığındı

ölü ruhları barındırdım 

bazıları bembeyaz kesildi beni gördükçe 


bazıları için huzur bazıları için korkuydum ben

hiç yaratılmamış bir ruh olmak isterken 

küçük insancıklar katık etti beni kendi ruhlarına

ressamlarımla kavga edip durdum ben de 


kaçmak istedim tanrım 

uğruna savaşacak hiçbir şeyi olmayan 

sahi yapayalnız bir denizi niye yarattın