İçerde, herkesin olduğu yerde; herkesin kendi içine kapandığı geniş zamanda, açılan bütün parantezlerin içi boş bırakıldı. Çocuk, babanın gözlerindeki çaresizlikle doldurdu bu aralıkları. Baba, çocuğa işaret etti, bağrına bastı çocuğu. Çocuk, gözlerini kaçırdı herkesten. İplik iplik sıraladı günleri, geceleri. Odadaki yüzleri kazıdı benliğine... Dünyayla arasına bulutlar girdi çocuğun. Küme küme bulutlar... Kapkara bulutlar... Bulutlar hep aynı yerdeydi. Kımıltısız, neşesiz girmişti aralarına. Baba, gizlediği/örttüğü kadardı; çocuk, bastırdığı hıncı, sönen gülücüğü kadar. Herkes gibi erkenden büyüdü çocuk. Yaşamı alelacele oldu. Toprağı kardı, rüzgâr ve ter yapıştı tenine. Sıcak, tam tepesine otağ kurdu; gölge uzak, yalnız bir ağacın eteklerinde yer değiştirip durdu. 


Çocuk, susmanın sınırlarında gezindi, hıncını biledi ark başlarında; babayı bir gölge gibi izledi, günlerce gecelerce. Baba, avuçladığı toprağa baktı, bir can kokladı, kadın koktu toprak, sardı bütün bedenine. Güneş parıldadı, kuş öttü; bir şey eksik kaldı. Çocuk, üstüne başına saçtı toprağı; istedi canını topraktan, anne koktu toprak, gözesinde tutuklu bütün yaşlar aktı, aktı; sel oldu bağrında; hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 


Adam da çocuk da diz üstü düştü toprağa o günkü gibi... Eller çırpılmadı,dizlerdeki ve paçalardaki toprak taneleri bulundukları yeri asla terketmedi.Ayakkabılar tabanlarına sıkışan taş ve toprak parçalarını bırakmamak için birer numara küçüldü.Adam içindeki boşluğa doğru küçülürken,çocuk acısının büyüklüğüyle beraber büyüdü.Çocuk babasının sırtına elini koydu,onu ayağa kaldırdı elinden tutup arabaya götürdü. 


Yollardaki çukurlar arabayı sarsmamak için birer birer kapandı, asfalt tekerlere zahmet vermeden arabayı gideceği yere götürdü.Arabadan inerken çocuk babasına yardım etti,apartmana doğru yavaş adımlarla giriş yaptılar.Asansör bu sefer yüklerini kaldıramayacaktı, artık sayıca az olmalarına rağmen ruhları tartılamayacak kadar ağırlaşmıştı.Bu sebeple ağır adımlarla merdivenleri çıkmaya başladılar.Kapılarının önüne geldiklerinde,kapının zilinin yerinde olmadığını gördüler.Artık kendine ihtiyaç kalmadığını anlayan kapı zili onları terketmişti. 


Baba kapıyı yumrukladı, kapı babayı.Artık ev yuva olmayı kabul etmiyordu.Artık ev kalan tüm gücünü üzerinden bu kimliği atmak için harcıyordu..Komşular geri alamadıkları tabaklarının anısına evdeki tüm irmiklerle helva kavurdular,kalan bütün tabaklarını helvalarla doldurdular.Ak sakallı dedeler olurda umut ışıkları görülür korkusuyla kapılarını sıkıca kitleyip perdelerini sıkıca kapattılar.Tüm korkuları bu iki sahipsiz yolcuya yanlışlıkla yaşamaya dair umut vermekti.Yolların çabası işe yaramadı, ev artık yuva değildi onları kabul etmedi.Paçalardaki tozlar ve topraklar durumun vehametinin farkında geç vardılar. Sıkı sıkı tutunmayı bırakıp onları tekrardan ait oldukları yere çekmek için var güçleriyle çabaladılar. 

 

Çocuk derin derin nefesler aldı.Aldığı her nefeste yılları cebine birer birer kattı.Babası sol kaburgasının yerinde olmadığını evin onları kabul etmediği zaman anladı.Kalan tüm kaburgalarını paçalarındaki topraklara sarıp ait oldukları yere bıraktı.Topraklar,beyazlamış saçlar ve dünyadaki tüm sol kaburgalar,boyu iki metreyi geçmeyen yuvanın içerisinde kalan hayatlarının geçirmek zorunda olduklarını kabul ettiler.