Ben bu sersefil havanın yalnız kaptanıyım,

Şarkılar her daim bencilliğim için çalmalı.

Ben bu sersefil havanın yalnız kaptanıyım,

Sekmesini bilmeyen gizli bir çakıl taşı.


Kalitesiz bir dondurmaydın sen,

Sözlerin de yalanıp yutulması zor sözcüklerden ibaretti.

Hiçbir zaman anlamak istemedin içimdeki aşkı,

Hayallerim var dedin balon yapıp uçurdun.

Hatıralar var dedin silip atmak istediğim manasız sözcükler var dedin;

Mürekkebinin gücü hafızandan atılamayacak kadar yapışkan olduğu için pes ettin.

Varoş bir Rum güzeliydin sen, kokoştun; küpelerin vardı kulak memelerinden fışkıran,

Kıvır kıvır saçların vardı kalın telli,

Adını hiç kimsenin bilmediği bir sokağa girdin çıkmaz sokak olduğunu bilmeden.


Ah güzelim sen o al al yanaklarına yakışmayacak kadar pervasız bir ruhtun,

Tanımak istemedim seni, korktum.

Kirpiklerinin hemen altında bir ben vardı yusyuvarlak,

Gözlerin bir ormanın yaşama tutunmaya çalışan son çığlığı gibi konuştu benimkilerle,

Kaşların kıskandı gözlerine ettiğim iltifatı,

Burnun yeni doğmuş bir kedi gibi pespembe,

Dudakların dişlerinin kestiği bıçak izleri ile doluydu.

Ağzını sımsıkı tutmayı nasıl başardığın bu kesiklerden anlaşılırdı.


Sen sersefil havanın yalnız kaptanı,

Bilmem kaç yıl daha bencilliğinle yaşayacaksın

Ama o Rum güzeli daima içinde yaşayacak.