"Ölmek istemiyorum." dedi. "Ölmek istemiyorum, bu dünyadan benliğim silinsin istiyorum. Kırdığım, kırıldığım ne varsa bitsin, gitsin; unutulsun, unutayım istiyorum. Bu yükle yaşamaya, her daim kalbimde sızı olmasına alışamıyorum. Kimseyi canıma kıyarak üzmek istemiyorum. Bu hissi yaşadım, yaşatmak istemiyorum; bunlar bana göre değil ya, bir yandan yaşamak da bana göre değil, efendi.


Veyahut bir an geliyor, ölmek istemiyorum. İstemiyorum lâkin bu kez yaşamak istediğimden ötürü. Lügatıma yeni kelimeler katmak istiyorum. Dil öğrenmek mesela. Enstrümanlar çalmak. Okumak. Fakat sonra imkânsız olduğu geliyor aklıma, sebepleri diziliyor imkânsızlığın. Çıkmazda hissediyorum.


Ölmek istiyorum, yaşamak istiyorum. Benliğim silinsin gitsin ama iz bırakayım istiyorum. Ben ne istiyorum, efendi, kimim ben? Bir yol göster bana, çıkmazdayım. Ne yapabileceğimi bilmiyorum. Nasıl kurtulurum, bilmiyorum. Ben hiçbir şeyi bilmiyorum. Lütfen, efendi. Bir yol göster, yalvarırım."



Not: Yazmak aklımda yoktu. Hiçbir şey yazamayacağımı düşünürdüm, yazmayı istememe rağmen. Bu ilkti, dolunca içimdekileri dökmek istedim belki de, bilmiyorum. Son olacağına eminim fakat dilerim son olmaz. Başka türlü boşaltamıyorum bu hissi bir nebze de olsa. Anı kalsın diye atıyorum ve çok saçmalamamış olmayı umuyorum; dönüp okumaya gücüm, isteğim, cesaretim yok zira.