Artı kutup eksi kutbu çeker. Dünyamızın iki kutbu vardır: Kuzey ve güney. İnsanlar temelde ikiye ayrılır: İyiler ve kötüler. Peki kutuplara sahip her şeyin koordinatları var mıdır? Yani Maslow’un aidiyet ihtiyacı diye adlandırdığı kavram için bir alan. Doğu yönünde meridyenler paraleller arası x bir yerde insan nereye aittir? Sevgiyi bulduğu yere mi? Bilmiyorum. Ama insan yalnızlığını paylaşabildiği kişilere aittir bence. Özdemir Asaf “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.” demiştir fakat bence her şey yine ona çıkıyor. Temelde her şey bireysellik ve yalnızlıkla alakalı değil mi zaten? Sevdiğimiz şarkıları, yeni denediğimiz yemek tarifini paylaşmak isteriz. Hani yalnızlığımıza ortaklar ararız. Siyah ve beyaz yanlarımızı paylaşmak isteriz.
Bu arada kar yağışını seviyorum çünkü beni griye yaklaştırıyor. Bunun sebebi siyahtan korkmam değil, siyah yanlarımız bizi beyaza götürür ama genel olarak gri olmak zorundayız. Çünkü hayatı dengelemek falan işte.
Karanlığa ulaşmak için de aydınlık gerekir. Yani en hüzünlü şarkıları çıkarmak için bile itici bir güç gerekir. Hani camdan bakıp "Hayat çok güzel aslında." derken fonda çalan hüzünlü bir şarkı gibi. Güneşin karanlığın içinden doğması gibi. Veya güneşin karanlığın içine batması gibi. Diğer yandan Isaac Newton, “Beyaz tüm renklerin karışımıdır.” diyerek bunu kanıtlamıştır.
Beyaz ışık prizmadan geçip altı temel renge ayrılır, yağmur sonrası gördüğümüz gökkuşağı bunun kanıtıdır. Tabii insan gözünün görebildiği kadarı bu. Yani siyah bir gökkuşağı da görülebilir. Tamamen bakış açısı ile ilgili. Ama siyah yanlarımız pusulalarımız. Bizi ait olduğumuz adrese götüre... Carl Gustav Jung’un dediği gibi: “Kendi karanlığınızı keşfederseniz başkalarının karanlığıyla daha kolay başa çıkarsınız.”