Bugün yaklaşık bir buçuk-iki saat kadar yol yürüdüm. Bilmediğim sokaklardan, dükkanlarını görmediğim caddelerden geçtim.
Sokaklar öyle boş ki...
Kaldırımın sağ köşesindeki ikinci el kitap dükkanı çarptı gözüme. Durdum.
Cebimdeki son paralarımı çıkarıp saymaya başladım. Tam on beş lira yetmiş beş kuruşum vardı.
Son paramı da üç tane kitaba verdim gitti, sigara da alamadım.
Elimde üç kitap, kulağımda bir şarkının tınısıyla devam ettim yoluma.
Kimi an konuştum kendi kendime, kimi an güldüm.
Öyle böyle derken girdim mahalleye.
Eskimiş binaların, ucuz mallarının arasında açan çiçekler çekti dikkatimi. Bir üzüldüm bir de sevindim.
Sonra farkettim ki kararıyor hava, ötüyor bir kuş.
Eski bir evin yıkılmış çatısına konmuş bir karga.
Resmini çekmek istedim onun, bir de baktım ki kapanacak telefon. Böylelikle şarjımın son hakkını da kargaya harcadım.
Şimdi hangi mezar başındadır kim bilir...
Serhat Tepe
2020-09-04T18:06:58+03:00İçten ve güzel bir anlatım... Elinize sağlık.