Yazmayı bir katarsis olarak gördüğümden midir elimin kaleme meyletmesi devmen?
Yazdıkça döküyorum zihnimi kuruç kuruç eden hadsiz ve tarifsiz kurdeşeni.
Bir anlamı, anlama dönüşmesi için zorlamak adına sıkıyorum dişlerimi
sızlıyor sonra... oradan beynime doğru hücum eden sinirsel bağıntılarım.
İki ile ikiyi birbirine çarpmak suretiyle hasım etmeyi doğru bulmuyorum veya aşkın nefretten ayrıştırılmasını.
Hiçbir tutkunun beni tutamayışını kabul edemiyorum.
Kabullenemiyorum hiçbir duvarın yaslandığımda yıkılmayacağını bana garanti edemeyişini.
Benliğimdeki sanayi devrimini iliklerime kadar hissediyorum
bir düğmenin bir paltoya dikilişi gibi kolay ve zahmetsiz dikiliyorum gözlerimle uzaklara
yahut ondan sökülüşü gibi zahmetsiz
çekiliyorum bu girdaptan
Kulağımda ise istisnasız her an, aynı soru:
Ben mi heba ediyorum ömrümü yoksa ömrüm mü beni?
Cevap veremiyorum