Bilirsiniz bir insanın zihnini en iyi yolculuk toplar. Amaçsızca penceresinden dışarı baktığınız otobüs camı sizi derinlerde sakladığınız anılara götürür. O cama yalan söylemek mümkün değildir. Önünde sonunda kaçmak istediğiniz sahnelere, yapmak istemediğiniz konuşmalara; öz eleştirilere, eleştirilere, ah'lara vahlara, iyi ki'lere aman neyse ne canım'lara götürür sizi.
Kaçamazsınız.
Bu yüzden serin otobüs camını, sallanan koltukları severim. Gerçek bir dost gibidir o cam, her kim oturursa otursun bölmeden dinler, ihtiyacın olanı söyler ve her zaman parmaklarınız çenenizde hüzün gözlerinizde bir anı yaşatır size.
Kaçamazsınız.
Kaçmaya çalışmak da mânasız. İnsan kendinden kaçabilir mi ki
kaçtı diyelim nereye kadar?
Kaçmayınız..
"Siz neyden kaçıyorsunuz efendimiz?"
Efendisi gülümsedi:
"Kendimden."
Bunu duyduğuna şaşırdı.
"Şaşırdığını görüyorum recin. Ara ara kaçarım kendimden. Sürekli beraberiz sonuçta."
Gülümsedi recin'in de gülümsediğini fark etti. sonra devam etti.
"Kaçışın olmadığını biliyorum ama yine de kaçıyorum. Şimdi bir otobüs yolculuğundayız elim çenemde alnım camda serinliğini içime kadar hissediyorum.
Anıların, çözümlemelerin ortasındayım.
"nedenler gereksizdir ne hissetmişsen doğrudur azığını al yola devam et"
recin bunu sessizce tekrarlamıştı.
"Haklısın. Alışması zahmetli kurtulması zor bir huy bu."
"Peki neyden kaçıyorsunuz efendimiz"
"İtiraf etmekten."
"Neyi?"
"Onu özlediğimi.."
Şaşırdı. "Bu kötü bir şey mi efendimiz neden geri dönüp her şeyi düzeltmek istemiyorsunuz?"
Gülümsedi: "Çünkü gerek yok. Böyle olması gerekiyor recin. Evrenin işleyişi bir kişinin isteği üzerine değişmez. Her ilişki devam etmez, etmek zorunda da değildir. Acı gelse de bazı şeyleri yaşamamız gerekir. Tüm bu yaşadıklarımız bize bir duadır bize de neye amin dememiz gerektiğini öğrenmek kalır.
"O hâlde sizin amininiz nedir efendimiz?"
"Şairin de dediği gibi: yanlış zamanda tanışmış gibi hissediyorum onunla -aslında zamanın doğru olduğunu da biliyorum-
Başka bir evrende, başka bir gerçeklikte. Keşke imtihanım değilde nihâyetim olmasını istedim bugün."
Efendisinden bunları duyduğuna üzüldü.
Adam bunu gördü.
"Üzülme recin, keşkelerimiz olsa da bize keşke diyebilmeyi öğreten de onlardır. Hayatın çalışma prensibi bu: yaşamadan bilemezsin."
Ama yine de üzgünsünüz.
"Bir kederim yok azizim, tüm o geçmişi deneyimlemem ve önüme bakmam gerektiğinin farkındayım. Arada gelir işter ben
..kırgınım sadece."
"Kime?"
"Kendime."