Biz iyileşmeye çalıştıkça hayatın karşımıza çıkardıkları bazen acı ve komik. Belki ceza gibi geliyor ama daha çok ders olduğunu ceza sandığımız şeyi çektikten sonra anlıyoruz.
Bizim bu her şeyi çok geç anlamalarımız yok mu, beni güldürüyor.
Deniyorum. GERÇEKTEN.
Denemekten haz da alıyorum. Saçlarımı okşuyorum usulca. Güzel kızım diyorum kendime, hak etmediğimi sandığım sıfatlarla süslüyorum kendimi. Küçük neşeler takıyorum saçlarımın uçlarına ve hoplaya zıplaya şarkılar söylüyorum yürürken. Deli desinler umurumda değil. Asıl size uyumlamaya çalışırken kendimi deliriyorum.
Küçük şeyler buluyorum hayatın karmaşasında. Küçük, basit ama çok güzel şeyler.
Her şey yanımdan akıp gidiyor, beni sürükleyemiyor sanrılar artık. Onlar benim sanrılarım değil, sizin. Bu yüzden ait hissedemiyordum. Artık ben de en az sizin kadar umursamıyorum. Eskiden bunu bir şeylere ihanet etmek olarak görürdüm. Neye ihanet ettiğimi çözemediğim içindi canımın yanışları. Asıl o zaman kendime ihanet ediyormuşum.
Ben büyümeyeceğim. Elma şekerlerini sevmeye devam edeceğim.
O eşik nasıl aşılıyor hala bilmiyorum ama aştım. Umarım bir daha diğer tarafı görmem gerekmez. Bu sefer biraz da akıllandım. Ben olmazsam çevremde olup bitenin manasızlığı dolar içime.
Olmalıyım. Anlamıyla olmalıyım.