Bugün hoş bir kadın bana başaramamış olmanın verdiği müthiş huzuru tekrar tekrar hatırlattı, her şeyi ama her şeyi defalarca değiştirmiş biri olarak ona, "Birçok şey değişmiş ama hikaye veya son değişmemişse, muhtemelen değişmesi gereken şeyler yanlış seçilmiştir." dedim. Lafügüzaf efendim, geçiniz. İnsan sadece ve sadece seçtiğini, karar verdiğini ve hatta öz iradesinin olduğunu düşünen aptal bir kemik, kan ve et yığınıdır. Doğru, farkında olana dek diğer her şey gibi bu da güzel bir yanılsamadır, güzel bir afyondur. Diğer her şeyi geçtim, insan düşüncesini değiştirirken bile özgür ve özgün değildir. Bizi farklı yapan tek şey duygularken, yine bizi tutsak eden de onlardır. Düşünürken asla özgür olmamıza izin vermezler. Hatta abartıyor ve ekliyorum: Duygular kendi içinde bile özgürlüklerini kısıtlarlar, bizi çepeçevre saran ve tüm adımlarımızı engelleyen duygular, kendi içinde bile koskoca kanlı bir savaşta gibidirler.
Mesela şimdi bir kadını sevmeye kalksam yeniden, onu katletmek için bir sürü eli silahlı duygu hazır beklemez mi? Korku, endişe, acı, şüphe, hüzün ve daha niceleri. Peki kendi içinde bile bu derece hırçın ve gaddar olan duygular, onları bir hiç gibi kenara iten düşüncelerimizle neden savaşmasın? Din ve tanrı konusu mesela; aslında din ve tanrının düşünceyle hiçbir alakası yoktur, kanımca tamamen duygusal bir durumdur. Ancak ne zaman bizi onu sorgulamaya itecek bir şey olsa bırakın tanrı inancından uzaklaşmayı, bunu düşünmekten bile korkarız. Peki biz bunu düşünürken neden korkarız, neden duygularımız bizi bu denli hapsetmeye yemin etmiş gibi savaşırlar? Bilmiyorum. Hadi burada bir diğer duygudan güç aldık ve cesur olduk, ya diğer düşüncelerim? Sürekli böyle mi olacak? Sürekli düşünürken bir duygum onunla savaşacak ve genelde olduğu gibi kazanacak mı? Düşünmekten, değişmekten ve özgürleşmekten uzaklaşacak mıyım? Hayır -yani umarım-. Bir seçim yapmak zorunda değilim.
Duygular nankör ve gaddar. Peki bizi biz yapan da bu değil mi? Neden özgür olmakla insan olmak arasında bir seçim yapmak zorunda hissediyorum kendimi? Buna, ölüm hâlâ yakın gözükmüyorken nasıl son vereceğim? İnsan olmak; düşünmekten, değişmekten korkmayan; özgün değil belki ama özgür bir insan olmak; kendi zihninde, kendi kalbinde özgür. Sonsuza değin özgür. İnsan; et, kan, kemik ve düşünce yığını.