Kesin olarak bilinemiyorken hiçbirşey,
Gelecek ve ötesi.
Kesinliğiğe duyulan bu aşk,
Koca bir dangalaklık,
Hatta daha da ötesi.
Muğlaklık çıldırtırken bizleri,
Ne yapacağını bilemeyenler,
Koşturuyor ortalıkda,
Tutunabilmek için son bir parçaya,
Tavizler vermekten geri duramazlar asla.
Nedir bu asılı kalma çabamız,
Aşağısı boylu boyunca karanlık.
Düşmekten korkmak,
Yakışmıyor,
Daha ne kadar gücümüz kaldığından habersiziz.
Umutlarla yaşamaya kim alıştırdı bizleri?
Bilinmeyen herşeyden ödümüz koparcasına,
Telaş içinde yaşamaya,
Kim zorluyor sahi bizleri,
Sanılanın tek gerçek olduğuna?
Bir asker ilerler korkusuzca,
"Ben ölmekten korkmuyorum"
derken umutsuzcasına.
Peki bir işçi,
Korkmayarak mı çalışır hergün?
Ne uğruna çabaladığını bilmeden.
Soğuk bir gecede,
Akıllı insan gögüş mü germeli,
İliklerini donduran havaya?
Yoksa,
Yaşamaya mı bakmalı,
Hasar almadan her savaşta,
Umutsuzluğa kapılmadan,
Evlerine mi dönmeli her asker,
Ölmekten korkuyorum nidalarıyla?
Ama insan korkuyor belirsizlikten,
Hep bu insanlık böyledir çocuk!
Ölmeye bel bağlar hepsi,
Eğer kesinlik kalbinin attığı kadar,
Güven veriyorsa her birisine.
Ama yaşamayı göze alamazlar,
Belirsizlik içinde.
Savaşmamak kadar saçma hayat,
Bütün belirsizliklere rağmen,
Yaşamak için savaşmak kesin olması gereken.
Ve ugŕuna ölünecek elbet birşey bulunur.
Savaşmak kadar kesin olmadığında kaçmak,
Belirsizlikle boğuşur mantık.
H3p bir düzen arayışı,
hep bir delilikten uzak durmak.
Saçmalığı belirlerken,
Gerçek bir savaş,
Bazen olağandışı gerçeklikten uzaklaşır.
İşte o anda insan,
Ölmek kadar kolay bir şey bulamaz tutunacak.
O insan için ölmek,
Düşmek yerine,
Gerçek bir kurtuluş olacak.
Tutunmak akıl sağlına,
Gerçekliğin kesinliğine,
Her gerçek anlamını tamamen yitirdiğinde,
Ölebilmek kadar çekici bir an,
Asla bir daha var olmayacak.
İşte gerçeklik bile,
Büyük bir muallak.
Her an değişebilirken,
Hala kesinliğe,
Bu kadar aşık olmak;
Beceriksiz bir sihirbaza hayran,
Kör bir izleyici kadar ahmak.