Kimsenin hayatında kalıcı değiliz, kimse de bizim hayatımızda sonsuza dek kalmaz. Kahrolmak yerine kabul etmeliyiz ki, kimse kimsenin hayatında iz bırakmaktan öteye gidemez...


İnsanlar girer hayatımıza, bir gün insanlar gider. "O olmazsa yaşayamam." diye bağır çağır isyan ettiğimiz insanlar da gitse bir süre sonra anlarız ki, giden çoktan unutulmuştur. Zannedildiği gibi olmaz, gidenin yeri çok kısa bir süre sonra, çoktan bir başka birinin varlığı ile dolmuştur.


Arkadaşlıklar kurulur, sonra düzen bozulur. Bir bakarsın çok değer verdiğin o insan bir hiç olur. İstisnalar elbet vardır, fakat ilkokul sıralarında, ortaokul çağlarında, lisenin gençliğinde "Ölene kadar beraberiz." dediklerimizden kaçı kaldı geriye? Ne kaybettik ki gidenle birlikte, geldi geçti çoktan hayatımızdan.


Birbirini çok seven, asla onsuz yapamam diyen kaç kişi yollarını ayırıyor kendisi bile şaşırarak? Bu noktaya geleceğini hiç beklemeden, hayat arkadaşından, sevgilisinden, belki de senelik ilişkilerinden... Yaşadığı hüsran sonrası toparlanmayı becerebilirse farkediyor, kimse kimseyi eksiltmez.


Özveri ile çalışan pek çok insan, kendisi orada olmadığını zaman işlerin yürümeyeceğini, eksik kalacağını, hatta belki de büyük sorunlar yaşanacağını düşünür. Ama o insan, o işi bıraktığında anlar ki gözden çıkarılamayacak biri değildir. O iş onsuz da devam eder, o insan da bir şekilde hayatına devam eder.


İnsanlar birbirlerinde iz bırakabilir, fakat zaman öyle güçlüdür ki, o iz de silinir gider. Sonra anlarız ki, kimse kimseyi eksiltmez.