Yeni bir yıl daha bitti anlaşılan, içimde yirmi yıllık kemik yığını ve tekir kedi misali kaynayan kanım, ve gözlerimin sırtında saklı boyaların iç içe geçtiği çarşaf gibi düzensiz ve intihari dünyam... Sanırım söz etmeyi gerektirecek aşkın coşkular için daha erkendi. Etrafımda şirince pinokyolar ve maskeli yüzlerdi beni tiksindiren. Yabancısıydım kendimin yoksa nasıl da alışırdım kıyametvari müsahamaya. Elimin altında okumam için dua eden roman karakterleri, ve emsâlsiz kutsal tembelliklerim. Sizi bir türlü anlayamadım efendim, Kafanızın salıncağında sallanan iplerin gerilmesi gibiydi endişelerim, aşksa cennetvari rüyalarımın gece ansızın kesilmesi...

Çemberin içinde saatlerimin dejavusu,

Yüzümde ot durgunluğu

Kır çiceği...

Sinyal gibi misafir tebessüm,

Bir ben gibi beni ancak bu kadar zapt edebilirdim.