kesik kolumla tuttuysam eteğinden

şimdi bana duymak istemediğim tüm hikayeleri fısılda

nefesini yokuşlara süren anılara it beni 

ve belki bu açıklardı bize uzun bir demir yığını önünde sevişmeyi

örtmeye çalıştığın her travma gözlerimi parçalayacak kadar parlıyor

eğer her şeyden önce bilseydim seni kolumu o zaman keser eteğine yapışırdım

belki bir harmoni sağlardık seninle şu an yaptığımız gibi posta güvercini kullanmazdık


bir diyarı bize mesken edecek kırmızı eteğin

sımsıkı tutuyorum sol kolumu kestim

tik taklar geçer belki seneler

bu kırmızı elbet solar 


kalan tek elimle ısıtırdım solgun somurtkan çehreni

tebessümünü bilmesem veyahut kırmızı eteğinin nefretini 

ellerimi severdim, kesmezdim

eteğinden bir parça kopartsam belki cebime mendil eder dolaştırırım yedi tepede

kan kırmızısına bürünür tüm şehir senin bitkilerine zeval gelmesin  


şimdi sana her şeyi ben fısıldasam bu günler geçip gitse

her şeyden öte sana bir söz

gün gelir bekaretini alan adamın ismini hatırlamazsan 

işte o gün bulutlarla göndereceğim sana

en güzel punk şarkılarını

gökyüzü açılacak geleceğe ve yarılacak 

tanrı eğilip öpecek eteğinden

dudaklarından akan kan gözlerime düşünce

bu kırmızı elbet solacak