Geçen yıl böyle karlı bir zamandı 

Ateşe kurşunlar dizmiştin 

Ağrımı büyüttüğüm bir kış günüydü 

Sabrımı dilencilere sadaka ettiğim 

Gökten kibir yağıyordu 

Sense saçlarına gümüş kanyonları takarak girmiştin mahzunluğuma

Kalender bir şehri kuşatmaya gelen düşman asker edasıyla 

Merhametine mızrak etmiştim gülüşlerimi 

Sevincim öylesine büyüktü ki 

Tanıdık bir sevgiyi çocukluğuma esir etmiştin.


Tüm yurtta seferberlik ilan edildi o gün 

Sen ruhuma çakılları dikmiştin 

Bedenime sızan yaranın nefessizliğiyle sayıkladım aylarca

Bütün dünya gebeydi sessizliğime 

En çok sana bağırmıştım ama en çok sen duymamıştın 

İçimde dört nala koşan atın toynaklarını.

Geçti diyen olmadı, geçmedi de

Dilsiz yaranın cezasını yalnız kalarak ödemiştim.


Geçen yıl böyle bir zamandı

Yalanları kırdım içimde

Zan eylemişim!

Yıl geçti üzerinden, nefret bağladı kirişlerim

Koca bir şehir ağladı yokluğuna

Yas ilan edildi dört yanda

İnsanlar sığlığa koşarken buldu kendilerini

Aciz, küstah bir fırtına aldı beni

Kimseyi görmedim 

Karanlığından başka.

Kul oldu izbene yollarım 

Sesleniyorum

Yine duymayacaksın ama 

Bağışla!

Kurtar yollarından bu kumral yangını 

Esmerliğinin cezasına meyletme

Biçare gönül bağlarım titredi esaretinle

Yöneldim kıblene 

Gümüş satırlar katladım 

Dinle

En çelik dizeler bunlar 

varlığına ördüğüm.


Kırmızı kiremitli bir çatı altında 

Beyaz pareler etrafında

İşledim milim milim 

Arşın boyunca

Seni yine böyle karlı bir gecede sevdim, yokluğun işlemişti buz kırağı duvarlara

''Seni hep yokluğuna rağmen, sabrımla küstahça.’'